Aylık arşiv Ocak 29, 2025

Se reposer et se détendre

“Se reposer”, fiziksel olarak yorgunluktan kurtulmak, enerji toplamak anlamına gelir. “Se détendre”, zihinsel olarak rahatlamayı, gevşemeyi ifade eder.

 

  • Après une longue journée, j’aime me détendre en écoutant de la musique.
    (Uzun bir günün ardından müzik dinleyerek rahatlamayı severim.)
  • Tu as l’air fatigué, va te reposer ! (Yorgun görünüyorsun, git biraz dinlen!)
  • Lire un livre me détend.” (Kitap okumak beni rahatlatır.)
  • Je vais me reposer un peu avant le dîner. (Akşam yemeğinden önce biraz dinleneceğim.)
  • Ce weekend, je vais rester à la maison pour me reposer. (Bu hafta sonu dinlenmek için evde kalacağım.)
  • Je cours pour me détendre. Après avoir couru, je dois me reposer ! (Rahatlamak için koşuyorum. Koştuktan sonra dinlenmeliyim)

“Se détendre” daha çok zihinsel ve duygusal rahatlama ile ilgiliyken, “se reposer” bedensel dinlenme ile ilgilidir.

BON ou BIEN

Fransızcada “bon” ve “bien” sıklıkla karıştırılan kelimelerdir çünkü her ikisi de “iyi” anlamına gelen olumlu bir anlam taşır. Ancak kullanım alanları ve dil bilgisel işlevleri farklıdır.

BON 

‘Bon’ kelimesi, “iyi” anlamının dışında kullanıldığı bağlama göre birçok anlam taşıyabilir.

(délicieux, heureux, adroit, agréable, bénéfique, excellent, exact, généreux)

Bu kelime, Fransızcada genellikle sıfat olarak kullanılır. Sıfat olarak kullanıldığında, bağlı olduğu ismin cinsiyetine (eril ya da dişil) ve tekillik-çoğulluk durumuna göre uyum sağlar.


Masculin/Pluriel: BON / BONS

Féminin/Pluriel: BONNE / BONNES

 

  • C’est un bon film. (Bu, iyi bir film.)

“Film” eril bir isimdir. Nasıl bir film? İyi ya da kaliteli bir film.

 

  • C’est une bonne personne ! (İyi bir kişidir!)

“personne” dişil bir isimdir. Nasıl bir kişi? Bir kişinin iyi bir karaktere sahip olduğunu ifade eden bir cümledir.

 

  • Nous avons acheté un bon tapis pour la chambre. (Oda için iyi bir halı aldık.)

              → Nasıl halı? İyi, kaliteli halı.

 

  • C’est un bon gâteau ! (Bu lezzetli bir pasta!)
  • Ce gâteau est très bon. (Bu pasta çok lezzetli.)
  • Les tartes sont bonnes. (Turtalar lezzetli.)

 

  • Il est bon élève, il a toujours de bonnes notes. (O, iyi bir öğrenci; her zaman iyi notlar alır.)
  • Tu as un bon travail. (Mükemmel bir iş çıkardın.)
  • Il faut dormir suffisamment, c’est bon pour la santé. (Yeterince uyumak gerekir, bu sağlık için faydalıdır.)
  • L’adresse est bonne, vous pouvez y aller directement. (Adres doğru, direkt oraya gidebilirsiniz.)
  • C’est un homme bon. (Cömert bir adamdır.)

 

Ünlem ifadeleri

Bon ! (Peki, hadi bakalım)

Motivasyon, başlangıç ya da dikkat çekmek için kullanılır.

  • Bon ! On commence la réunion. (Hadi bakalım! Toplantıya başlıyoruz.)
  • Bon, ben, je vais y aller. À plus tard ! (Peki, ben gideyim. Görüşürüz!)
Ah bon ! (Gerçekten mi? / Öyle mi!?)

Şaşkınlık, merak ya da ilgi ifade etmek için kullanılır.

  • Je vais déménager à Paris. (Paris’e taşınıyorum.)
  • Ah bon ! Pourquoi ? (Gerçekten mi! Neden?)

BIEN

“Bien” kelimesi, Fransızcada bir zarftır (adverbe). Zarflar, fiilleri, sıfatları ya da başka zarfları niteler. “Bien”  bir eylemin nasıl yapıldığını veya bir durumun olumlu bir şekilde gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır.

Fiili niteler:

  • Elle chante bien. (O, güzel/iyi şarkı söylüyor.)
  • Tu es bien arrivé ? (Sen güvenli bir şekilde vardın mı?)
  • Vous vous sentez bien ? (Kendinizi iyi hissediyor musunuz?)

 

Sıfatı niteler:

  • Il est bien courageux. (O, gerçekten cesur.)

(“Bien”, sıfat olan “courageux” kelimesinin anlamını yoğunlaştırır.)

 

Başka bir zarfı niteler:

  • Tu parles bien doucement. (Çok yavaş konuşuyorsun.)

(“Bien”, zarf olan “doucement” kelimesini niteler ve konuşma hızının çok yavaş olduğunu vurgular.)

 

Ünlem ifadeleri

Eh bien → En fait, En réalité

“Eh bien…”, konuşmada düşünme, dikkat çekme veya tereddüt anlarında kullanılan bir dolgu sözcüğüdür. Bu ifade, genellikle “Aslında”, “Gerçekte” veya “Peki…” anlamlarını taşır.

  • Eh bien, que veux-tu dire exactement ? (Peki, tam olarak ne demek istiyorsun?)
  • Eh bien, je ne sais pas quoi dire… (Şey, ne diyeceğimi bilemiyorum…)
Bien ! → Allez !

“Bien !”, bir işareti veya başlangıcı ifade eder. Bu kullanımda, “Hadi!”, “Tamamdır!” anlamına gelir.

Bien ! Nous pouvons commencer. (Tamamdır! Başlayabiliriz.)

Daha resmi durumlarda bu tür ifadelerde “bon” yerine “bien” tercih edilebilir.

 

Exercices:

  1. Cette tarte est vraiment _____ !
  2. C’est un _____ joli paysage !
  3. Il aime ce professeur, c’est un _____ enseignant !
  4. On se sent vraiment _____ chez toi !
  5. Ce cuisinier est très _____ dans son travail !
  6. Si tu es une _____ personne, tu dois toujours être honnête.
  7. J’aime _____ les films d’aventure.
  8. Le citron, c’est _____ pour le système immunitaire.
  9. Cette idée est _____ réfléchie, bravo !
  10. Ce gâteau est vraiment _____, tu l’as fait toi-même ?
  11. Il est _____ motivé pour réussir ses examens.
  12. Ce vin est _____, mais je préfère celui-là.
  13. Nous avançons _____ lentement.

 

SAVOIR ou CONNAITRE : quelles sont les différences ?

SAVOIR : 

(Être capable de faire quelque chose. Être informé de quelque chose.  Avoir quelque chose en mémoire.)

1.”Savoir” fiili,  mastar bir fiil ile birlikte kullanılır.

  • Elle sait parler français. (Fransızca konuşmayı biliyor.)
  • Je sais nager. (Yüzmeyi biliyorum.)

2. “Savoir”, bağlaçlarla başlayan yan cümleler ile de kullanılır. (que, quand, qui, où, comment, pourquoi, combien, si…)

  • Je ne sais pas si c’est possible. (Bunun mümkün olup olmadığını bilmiyorum.)
  • Elle sait comment faire ce gâteau. (Bu keki nasıl yapacağını biliyor.)
  • Il sait que tu es en retard. (Geç kaldığını biliyor.)

3. “Savoir” fiilin ardından bir isim kullanırız. Ezberlenmiş veya zihinsel bilgiyle ilişkilidir.  

  • Je sais mon texte par cœur. (Metnimi ezbere biliyorum.)
  • Il sait toutes les capitales du monde. (Dünyadaki bütün başkentleri biliyor.)

4. “Savoir” fiili, bazen tek başına da kullanılabilir. Bu durumda, genellikle “biliyorum” veya “haberdarım” anlamında kullanılır.

  • Tu sais ! (Biliyorsun!)
  • Elle sait, mais elle ne veut pas le dire. (Biliyor ama söylemek istemiyor.)

 

CONNAITRE:

“Connaître” fiili, sadece isimle birlikte kullanılır. Bu, bir kişiyi veya bir şeyi tanımak anlamına gelir.

  • Je connais cette chanson ! (Bu şarkıyı tanıyorum.)
  • Elle connaît la vérité. (Gerçeği biliyor.)
  • Est-ce que vous connaissez Paris ? (Paris’i tanıyor musunuz?)
  • Je connais Tarkan. (Tarkan’ı tanıyorum.)
  • Nous connaissons ce professeur. (Bu öğretmeni tanıyoruz.)

 

Une autre petite nuance, « savoir » est utilisé pour les choses, tandis que « connaître » s’applique aux choses et aux personnes. 

 

Complétez par « savoir » ou « connaître »

  1. Tu __________ où se trouve la bibliothèque ?
  2. Je __________ bien cette chanson, elle est très populaire.
  3. Nous ne __________ pas si le magasin est encore ouvert.
  4. Mes parents me __________. Ils savent que je ne l’ai pas fait.
  5. Il __________ ce quartier depuis longtemps, il y habite.
  6. Elle __________ parler trois langues couramment.
  7. Je ne __________ pas cet acteur, il est nouveau dans le film.
  8. Marie __________ comment préparer une tarte aux pommes.
  9. Vous __________ cet endroit ? C’est un très beau parc.
  10. Oui, je __________, Pierre me l’a expliqué hier en réunion.
  11. Je ___________ ma leçon par cœur.
  12. J’ai hâte de goûter ce plat que je ne ___________ pas encore !

 

error: İçerik Kopyalanamaz!