Kategori arşivi Uncategorized

Deuxième ou second ?

Second: Sıralı bir dizide yalnızca iki öğe olduğunu ima eder. Yani “birinci” ve “ikinci” (son) öğe vardır.

  • C’est mon second voyage. (Bu benim ikinci seyahatim. – Yalnızca iki seyahat var.)

 

  • Il y a deux parties dans ce livre. Je viens de commencer la seconde. (Bu kitapta iki bölüm var. İkinciye yeni başladım. -Burada sadece iki bölüm olduğu için “second” kullanılır.)

 

Deuxième : Bir dizinin ikinci sırasını ifade eder, ancak dizide daha fazla öğe olduğu varsayılır. Yani, ikinci, üçüncü, dördüncü gibi sıralamalar devam edebilir.

  • C’est ma deuxième voiture. (Bu benim ikinci arabam. – Ancak daha fazla araba da olabilir.)

 

  • Il y a plusieurs étages dans cet immeuble. Nous habitons au deuxième. (Bu binada birkaç kat var. Biz ikinci katta oturuyoruz.-Birden fazla kat olduğu için “deuxième” kullanılır.

 

Not: Fransız Akademisi, dilin gelişimini ve kullanımını izleyen resmi bir kurum olarak, bu iki kelimenin arasındaki farkın her zaman katı bir şekilde uygulanmadığını belirtir. Yani, günlük dilde ve yazı dilinde “second” ve “deuxième” sık sık birbirinin yerine kullanılabilir ve bu dilbilgisel bir hata olarak kabul edilmez.

EXERCISES

A) Écrivez les phrases suivantes en français.

  1. Benim adım Lila.
  2. Günaydın
  3. O (erkek)
  4. İyi akşamlar
  5. Teşekkürler
  6. Sizin adınız nedir?
  7. Sen
  8. İyi günler dilerim
  9. Memnun oldum
  10. Onlar (kadın)
  11. Ben de
  12. Ya senin?
  13. Siz
  14. Merhaba (informal)
  15. Biz

 

B) Complétez avec le pronom personnel qui convient.

  1. ___________ s’appelle Mia.
  2. ___________ m’appelle Lila.
  3. ___________ t’appelles Han.
  4. ___________ s’appelle comment ?
  5. ___________ s’appellent Lia et Han.

 

C) Écrivez les questions.

  1.  ____________Il s’appelle Paul.
  2. ____________Je m’appelle Mia.
  3.  ____________Elle s’appelle Lila.
  4.  ____________Ils s’appellent Paul et Mia.

 

D) Complétez les phrases avec le verbe ALLER

  1. Ça ____________ bien.
  2. Tu ____________ au cinéma.
  3. Vous ____________ bien.
  4. Elles ____________ à l’école.
  5. Je ____________ à la maison.

 

E) Complétez les dialogues avec les mots manquants.

Dialogue 1

  1. Comment ça ____________ ?
  2. Ça ne va ____________. Je ____________ un peu malade.
  3. ____________ rétablissement.
  4. ____________ beaucoup.
  5. Est-ce que tu ____________ à l’hôpital ?
  6. Oui, je ____________ à l’hôpital demain.

 

Dialogue 2

  1. Vous vous ____________ comment ?
  2. ____________ m’appelle Mia. Et ____________ ?
  3. ____________ suis Lila. Enchantée !
  4. ____________.
  5. Vous ____________ bien ?
  6. Très ____________. Et vous ?
  7. Ça va bien, merci. Est-ce que vous ____________ au cinéma avec moi ?
  8. Oui, j’y ____________.

 

F) Écrivez les mots suivants en français.

  1. Ev : Ve : Araba :
  2. Hastane :  İyi : Okul :
  3. Biraz :  Kötü değil :  İş :
  4. ile:  Hasta : Gitmek :
  5. Çok : Geçmiş olsun :

 

G) Écrivez les phrases suivantes en français.

  1. Bir restorana gidiyoruz.
  2. Tatile gidiyorsunuz.
  3.  Sahile gitmiyorlar.
  4. Trenle Paris’e gidiyorum.
  5. Bugün Léa ve Mia bir restorana gidiyorlar.
  6. Bu gece eşim ve ben denize gidiyoruz.
  7. Hastasın ama hastaneye gitmiyorsun.
  8. Üniversiteye gitmiyorlar.
  9. İyi değilim.
  10. İyi misiniz?

 

H) Complétez avec un article défini et indéfini.

 

I) Écrivez les formes singulières et plurielles des mots.

  1. Le chat
  2. Le livre
  3. Les tables
  4. Des stylos
  5. Les écoles
  6. Une voiture
  7. Des robes
  8. Une pomme
  9. Des portes
  10. Le poisson

 

J) Faites des phrases selon le modèle.

*Rouge/ couleur : Le rouge est une couleur.

  1. Pomme/ fruit : 
  2. Chat/ animal domestique :
  3. Pantalon / Vêtement : 
  4. Français / langue romane : 
  5. Table / objet : 

 

K) Complétez avec un article défini ou indéfini.

  1. ____________Français aiment ____________ fromage.
  2. ____________ tour Eiffel est magnifique.
  3. II y a ____________ voiture devant la maison, c’est ____________  voiture de mon amie.
  4. Bonjour, je voudrais____________ baguette,____________ croissants, s’il vous plait.
  5. Voici____________ étudiantes. Ce sont ____________étudiantes du cours de mathématiques.

 

 L)Écrivez les phrases suivantes en français.

  1. Ayşe’nin ceketi kırmızıdır.   
  2. Evin kapısı sarıdır.  
  3. Yedi treni. 
  4. Arkadaşımın gitarı.
  5. Bugünün modası.
  6. Tarih öğretmeni.
  7. Gramer kitabı.
  8. Fransızca dersi çok kolaydır. 
  9. Öğretmenin kitabı.
  10. Bir fincan kahve.

 

M) Répondez.

Qu’est-ce que c’est ?     

Qui est-ce ?

Qu’est-ce que c’est ?

Qui est-ce ?

An ou année

AN: Fransızcada bir zaman birimine işaret eder ve kardinal sayılardan sonra her zaman “an” kullanırız.

  • J’ai 20 ans. (20 yaşındayım.)
  • Il a vécu ici pendant 5 ans. (Burada 5 yıl yaşadı.)
  • Je vais en France deux fois par an. (Yılda iki kez Fransa’ya giderim.)

 

ANNÉE : Sıfatlarla, sıra sayılarıyla veya süreyi vurgulamak için kullanırız.

Avec des nombres ordinaux :

  • Je suis en troisième année de droit à l’université de Lyon. (Lyon Üniversitesi’nde hukuk üçüncü sınıf öğrencisiyim.)
  • C’est ma première année à Lyon. (Lyon’da ilk yılım.)

 

Avec des adjectifs qualificatifs, démonstratifs, indéfinis et la durée :

  • C’est une grande année !
  • O va partir au Canada cette année. (Bu yıl Kanada’ya gideceğiz.)
  • Il a passé plusieurs années à l’étranger pour ses études. (O, eğitim için birkaç yılını yurt dışında geçirdi.)
  • Cela fait combien d’années que tu vis ici ? (Burada kaç yıldır yaşıyorsun?)
  • En quelle année as-tu terminé tes études ? (Eğitimini hangi yıl bitirdin?)

Attention !

Le Nouvel an et la nouvelle année.

L’an prochain et l’année prochaine

L’an dernier et l’année dernière

 

  1. J’apprends le français depuis quatre ans. (Dört yıldır Fransızca öğreniyorum.)
  2. J’apprends le français depuis quatre années. (Dört yıldır Fransızca öğreniyorum.)

İkinci cümledeki “années” kelimesi, yılların süresine vurgu yapar. Bu sürecin ne kadar zorlu ve uzun geçtiğini vurgulamak için kullanılmıştır.

 

Matin, soir, jour / Matinée, soirée, journée

Jour et journée

LE JOUR : Bir gün 24 saatlik bir süredir. Zamanın bir belirli anı veya bir günü ifade eder.

Attention: Bir günde(un jour), bir gündüz (une journée), bir akşam(une soirée) ve bir gece(une nuit) vardır.

  • Il y a sept jours dans une semaine. (Haftada yedi gün vardır.)
  • Ça fait 2 jours que nous attendons sa réponse. (İki gündür cevabını bekliyoruz.)
  • Nous partirons dans trois jours. (Üç gün içinde yola çıkacağız.)
  • Chaque jour, il y a quelque chose de nouveau à apprendre. (Her gün öğrenilecek yeni bir şey var.)
  • Je viendrai demain, c’est un grand jour pour moi. (Yarın geleceğim, bu benim için büyük bir gün.)

Pour la fréquence:

  • Ils font du yoga deux jours par semaine. (Haftada iki gün yoga yapıyorlar.)
  • Je bois du café deux fois par jour. (Günde iki kez kahve içiyorum.)
  • Nous mangeons au restaurant un jour par semaine. (Haftada bir gün restoranda yemek yiyoruz.)

Avec tous les:

  • Elle fait du jogging tous les jours. (Her gün koşuyor.)

 

LA JOURNÉE : Zamanın içindeki deneyim veya süreç üzerine odaklanır.

  • Je vous souhaite une bonne journée. (Size iyi günler dilerim.)
  • Il va pleuvoir toute la journée. (Bütün gün yağmur yağacak.)
  • Nous avons prévu une réunion pour la journée de demain. (Yarınki gün için bir toplantı planladık.)

 

“Un jour”: Somut ve belirli bir gün ya da takvimde işaretlenmiş bir zamanı belirtir.

“Une journée”: Günün süresi boyunca yapılan aktiviteleri ya da olayların genel zaman dilimini ifade eder.

 

 Matin et Matinée

➜ LE MATIN : Sabahın genel zamanına ya da belirli bir saate odaklanır.

  • Le matin, je prends toujours un café avant de commencer ma journée. (Sabahları, güne başlamadan önce her zaman bir kahve içerim.)
  • Tous les matins, elle lit le journal. (Her sabah gazete okur.)
  • Le matin, il y a souvent beaucoup de circulation. (Sabahları genellikle çok trafik olur.)
  • Il a travaillé hier matin. (Dün sabah çalıştı.)
  • Chaque matin, je bois un verre d’eau. (Her sabah,bir bardak su içerim.)
  • Quelques matins, je préfère rester au lit plus longtemps. (Bazı sabahlar yatakta daha uzun kalmayı tercih ederim.)

 

➜ LA MATINÉE : Süreç vurgulanır. Sabahın tamamını, yani sabah boyunca geçen zamanı ifade eder.

  • Ils ont travaillé toute la matinée sur ce projet. (Bu proje üzerinde tüm sabah çalıştılar.)
  • Je vais chez le médecin dans la matinée. (Sabah saatlerinde doktora gideceğim.)
  • Quelle matinée horrible ! (Ne korkunç sabah !)

 

Soir et Soirée

➜ LE SOIR : Bir eylemin tam olarak gerçekleştiği anı belirler.

  • Je regarde la télévision le soir. (Akşamları televizyon izlerim.)
  • Nous dînons ensemble tous les soirs. (Her akşam birlikte akşam yemeği yeriz.)
  • Paul viendra ce soir. (Paul bu akşam gelecek.)
  • Je vais au concert lundi soir.(Pazartesi akşamı konsere gidiyorum.)
  • Il est six heures du soir. (Saat akşam altıdır.)
  • On reste à la plage du matin au soir. (Sabahtan akşama kadar plajda kalıyoruz.)

➜ LA SOIRÉE :  Süreç vurgulanır.

  • Il a passé toute la soirée devant la télé ! (Tüm akşamını televizyonun önünde geçirdi.)
  • Ils arriveront dans la soirée de lundi. (Onlar pazartesi akşamı saatlerinde gelecekler.)
  • Quelle soirée! (Ne akşamdı!)
  • Nous allons au cinéma ce soir pour une soirée tranquille. (Bu akşam sakin bir akşam için sinemaya gidiyoruz.)
  • C’est une magnifique soirée ! (Harika bir akşam!)

Attention: La soirée klimesinin “parti” anlamı da vardır.

  • Nous avons organisé une soirée pour son anniversaire. (Onun doğum günü için bir parti düzenledik.)
  • Nous allons à la soirée dimanche soir pour une soirée amusante. (Pazar akşamı eğelenceli bir akşam için bir etkinliğe gideceğiz.)

Özetle:

Matin, soir, ve jour: Belirli zaman dilimlerini ifade eder. Bir eylemin tam olarak gerçekleştiği anı belirler.

Matinée, soirée, ve journée: Sürekliliği veya o zaman dilimi içindeki deneyimleri ifade eder, daha genel ve geniş zaman dilimlerini kapsar.

  • J’arriverai dans la soirée. (Akşam saatlerinde, geniş bir zaman dilimini kapsar.)
  • J’arriverai ce soir. (O günün akşamını net bir şekilde belirtir.)

« Déjà »

“Déjà,” Fransızca’da bir zarf olarak kullanılır. Bu kelime, “zaten,” “çoktan,” “daha önce,” “öncelikle” gibi anlamları ifade eder ve genellikle bir olayın, durumun ya da eylemin zamanını veya varlığını vurgulamak için kullanılır.

 

1) Déjà = Zaten, çoktan

  • -Est-ce que tu veux lire ce livre ? (Bu kitabı okumak ister misin?)

          -J’ai déjà lu ce livre. (Bu kitabı zaten okudum.)

  • -Assure-toi de bien faire ce travail. (Bu işi düzgün yaptığından emin ol.)

          -Je le fais déjà correctement. (Ben zaten doğru bir şekilde yapıyorum.)

  • C’est déjà vendredi ! Mais ça passe tellement vite oh là là là ! (Zaten Cuma olmuş! Ama zaman o kadar hızlı geçiyor ki, oh la la la!)

 

  • -Tu n’es pas encore arrivé ? (Sen henüz varmadın mı ?)

              -Si, je suis déjà arrivé ! Je t’attends. (Ben çoktan geldim.  Seni bekliyorum.)

  • Quand je suis arrivé à la fête, tout le monde était déjà parti. (Partiye vardığımda herkes çoktan gitmişti.)

 

2) Déjà = daha önce

  • -Tu es déjà allée Paris ? (Daha önce Paris’e gittin mi ?)

          -Non, je ne suis jamais allée Paris. (Hayır, Paris’e hiç gitmedim.)

 

  • -As-tu déjà vu ce film ? (Daha önce bu filmi izledin mi? )

           -Oui, je l’ai déjà vu. (Evet, onu daha önce izledim.)

 

3) Déjà = öncelikle

“Déjà” günlük konuşma Fransızcasında bir eylemi başlatma, bir durumu düzeltme veya bir noktayı hemen vurgulama amacıyla kullanılır. “Déjà” kullanıldığında, genellikle eyleme geçme zamanı geldiği ya da konuşulacak daha fazla şey olmadığını ifade eder.

  • Déjà, arrête de te plaindre et aide-moi avec cette tâche. (Öncelikle, şikayet etmeyi bırak ve bu görevde bana yardım et.)

 

  • Déjà, arrête de me dire ce que je dois faire ! (Öncelikle, bana ne yapmam gerektiğini söylemeyi bırak!)

 

4) Déjà =şu an için, en azından

Bu kullanımı bir şeyin minimum seviyede iyi olduğunu veya bir başlangıç olduğunu ifade eder.

 

  • Vous mélangez les fruits frais. Déjà là rien que ça c’est trop bon. (Taze meyveleri karıştırıyorsunuz. Şua anda sadece bu bile çok lezzetli.)

 

  • Il n’a pas fini le travail, mais il a fait des progrès. C’est déjà ça. (İşi tamamlamadı, ama ilerleme kaydetti. Bu en azından iyi.)

 

  • Ce n’est pas un emploi à plein temps, mais c’est déjà ça de pris(gagné) ! (Tam zamanlı bir iş değil, ama bu da bir kazanç!)

C’est toujours ça= C’est déjà ça.

 

5) Déjà = ne çabuk! bu kadar erken mi?

“Déjà” sürpriz veya şaşkınlık ifadesi olarak kullanılır. Bu bağlamda “déjà”, olayın beklenenden daha hızlı veya erken bir şekilde gerçekleştiğini ifade eder.

  • -Nous avons vendu tous les billets pour le concert. (Konserin tüm biletlerini sattık.)

          -Quoi, déjà ? (Ne çabuk!)

 

  • -Il vous reste 15 minutes ! (15 dakikanız kaldı!)

          -Quoi, déjà ? Ce n’est pas possible ! – (Ne çabuk! Bu olamaz!)

 

6) Déjà = idi?

Daha önce üzerinde durulmuş bir konunun unutulan bir parçasının tekrar hatırlatılması için o bilginin karşıdan tekrar talep edilmesi amacıyla kullanılır.  

  • On se voit où, déjà ? (Nerede buluşuyorduk?)

 

  • C’est quoi déjà ça ? (Bu neydi ki?)

 

Not: Déjà-vu” ifadesi genellikle bir durumu daha önce yaşamış gibi hissetmek için kullanılır, bu da kişiye tanıdık gelen bir deneyim veya olay anlamına gelir.

  • Quand il a entendu cette chanson, il a eu une forte impression de déjà-vu.
    (Bu şarkıyı duyduğunda güçlü bir déjà-vu hissi yaşadı.)

 

Exercice :

  1. Bir filmi daha önce izlemiş olma durumu.
  2. Bir işin çoktan tamamlandığını ifade etme.
  3. İlk olarak yapılması gereken bir şeyi belirtme.
  4. Bir bilgiye tekrar ihtiyaç duyduğunuzu belirtme.
  5. Bir olayın beklenenden daha hızlı bir şekilde gerçekleştiğini ifade etme.
  6. Hali hazırda gerçekleşmiş olduğunu ifade etme.
  7. Bir şeyin minimum düzeyde başarılı olduğunu ifade etme.

 

  1. a)Déjà, on a réservé l’hôtel, c’est un bon début.
  2. b) Quand je suis arrivé, il avait déjà terminé son travail.
  3. c) C’est déjà la troisième fois que je t’explique ça.
  4. d) C’était quoi l’adresse, déjà ?
  5. e) Il est déjà 18 heures ? Quoi, déjà ?
  6. f) Déjà, commençons par organiser les documents.
  7. g) J’ai déjà vu ce film.

Futur proche et la météo (Yakın gelecek zaman – Hava durumu)

Yakın gelecekte bir eylemi belirtmek için, ALLER fiilini şimdiki zamana göre çekimini yaptıktan sonra arkasından mastar halinde olan bir fiil gelir.

Fransızlar günlük yaşamda yakın geleceği sözlü olarak(à l’oral) çokça kullanmaktadırlar.

➜  Bir kararı, yakın zamandaki bir olayı ya da değişikliği ifade etmek için kullanılır.

  • Je vais acheter une nouvelle voiture.
  • Dépêche-toi, le train va partir  dans 5 minutes.
  • Attention, tu vas tomber !
  • Elle ne va pas  aller en France l’année prochaine.
  • Regarde ces nuages ! Il va pleuvoir.
  • Nous sommes malades. Nous allons regarder un film ce week-end.
  • Ils vont changer de travail dès que possible.
  • Est-ce que vous allez partir tôt ?

 

Pour parler de la météo :

Exercices:

 

A deux ! Quelle est la météo aujourd’hui ? Parlez du temps et des températures.

 

1) Ajoutez : il fait ou il y a

  1. ____________ de l’orage.
  2. ____________ mauvais.
  3. ____________ beau.
  4. ____________ de la neige.
  5. ____________ un temps magnifique.
  6. ____________ du soleil.
  7. ____________ du vent.
  8. ____________ une éclaircie.
  9. ____________ froid.
  10. ____________ du brouillard.
  11. ____________ quel temps ?
  12. ____________ combien ?
  13. ____________ 30°C.

 

2) Complétez en choisissant parmi les mots suivants.

pluie – nuages – neige – brouillard – soleil – vent

  1. Je prends mon parapluie, il y a de la ________.
  2. Je ne vois rien, il y a du ________.
  3. Le ciel est gris, il y a beaucoup de ________.
  4. Tiens bien votre chapeau, il y a du ________.
  5. C’est joli quand c’est tout blanc ! Il ________.
  6. Prends tes lunettes de soleil ! Il fait du ________ !

 

3) La négation

  1. Au printemps, il fait chaud.
  2. Il va faire mauvais demain.
  3. Tout le monde aime l’hiver.
  4. Il pleut toujours.
  5. Il fait froid en été.
  6. À l’ouest, la température va baisser et il va faire plus froid.

 

4) Répondez aux questions.

  1. Est-ce que vous aimez la pluie ?
  2. Quelle est la température à Istanbul le matin ?
  3. Quel genre de personne êtes-vous ?
  4. Qu’est-ce qu’elle porte d’habitude ?
  5. Dans votre pays, quel temps fait-il en été ?
  6. Et vous, quelle saison préférez-vous ?
  7. Il neige en hiver dans votre pays ?
  8. Demain, il va faire beau ?
  9. Quel temps fait-il dans le nord de la France ?
  10. On porte quels vêtements en hiver ?
  11. Est-ce qu’il va pleuvoir demain ?

 

5) Mettez les phrases au futur proche

  1. Je mange une pizza ce soir.
  2. Tu regardes un film ce week-end.
  3. Ils se marient demain.
  4. Nous partons en vacances.
  5. Elle étudie pour l’examen demain.
  6. Vous faites un exercice de français.

 

6) Ecris les phrases au futur proche en utilisant des infinitifs

  1. (dormir / ce soir)
  2. (lire / ce livre / demain)
  3. (aller / au cinéma / ce week-end)
  4. (faire / une promenade / cet après-midi)
  5. (acheter / des fruits / demain matin)

 

7) Qu’est-ce qu’ils vont faire ?

  1. Onlar televizyon izleyecek.
  2. Onlar yemek yiyecek.
  3. Onlar havuza gidecekler.
  4. Onlar ödevlerini yapacaklar.
  5. Onlar bulaşık yıkayacaklar.

 

8) Réécrivez le texte suivant au futur proche

Elle arrive ce matin. Elle va directement de l’aéroport chez elle. Elle se douche et se repose un peu. Elle regarde une série préférée et, le soir, elle sort dîner avec des amis dans son restaurant préféré. Après avoir mangé, elle rentre chez elle et lit un livre avant de se coucher.

 

 

Lecture 5: Le dérèglement climatique

Aşağıdaki bağlantıya tıklayarak haberi okuyun. Dört ana başlık bulunmaktadır. Her başlık için önemli bulduğum kelimeleri anlamlarıyla paylaştım. İlk olarak hızlıca okumanızı öneririm. Bilmediğiniz kelimelerin anlamlarına takılmadan ilk okumayı tamamlayın. Daha sonra, verdiğim kelimelerin anlamlarına göz atın ve ardından metni tekrar okuyun.

Kaynak: https://www.rtbf.be/article/un-oeil-sur-demain-le-dereglement-climatique-est-il-la-cause-de-l-emergence-de-nouvelles-maladies-chez-nous-11349605

  • traquer: poursuivre- izini ürmek
  • sans relache:ara vermeden
  • caniculaire: yakıcı
  • proliférer:se reproduire – üremek,çoğalmak
  • pister: suivre une trace – iz sürmek
  • intervenir: müdahale etmek
  • se propager: s’étendre – üremek, çoğalmak; yayılmak
  • simuler: répéter, essayer à l’avance, feindre
  • l’implantation: yerleştirme
  • préoccupé: soucieux – endişeli
  • l’émergence: çıkış
  • contaminer: infecter: bulaştırmak
  • perturber: düzeni bozmak- troubler physiquement, déranger
  • exclusivement: uniquement

Allant de … / En passant par …

En passant par” ifadesi, bir liste veya serideki farklı konular arasındaki geçişi veya menzili belirtir. Bir konu veya öğe listesinin içindeki belirli bir noktadan geçtiğimizi veya bahsettiğimizi gösterir.

allant de …… à ……

 allant de ……  en passant par ……

  • En choisissant une nouvelle décoration pour la maison, nous avons envisagé différents styles : le minimalisme, le vintage, le moderne, en passant par le style industriel et le rustique.

          (Ev için yeni bir dekorasyon seçerken farklı tarzları göz önünde bulundurduk: minimalizm, vintage, modernden endüstriyel ve rustik tarzına kadar)

 

  • De violents orages se sont déplacés dans les départements situés en vigilance orange, allant de la Bourgogne vers les Hauts-de-France en passant par une partie de l’Île-de-France.

          (Şiddetli fırtınalar, Île-de-France bölgesinin bir kısmı üzerinden Burgundy’den Hauts-de-France’a kadar turuncu alarm altındaki bölgelere taşındı.)

 

  • Il faut proposer un service de garde des animaux sur des durées allant de quelques heures à une journée.

         (Hayvan bakım hizmetinin birkaç saatten bir güne kadar değişen sürelerde sunulması gerekir.)

 

  • Profitez de ventes flash allant de -50 % à -60 % sur des électroménagers de qualité !

          (Kaliteli ev aletlerinde -%50 ile -%60 arasında değişen flaş indirimlerden yararlanın!)

 

Avoir de quoi

1)Bu ifade bir eylemin gerçekleşmesi veya bir gereksinimin karşılanması için yeterli kaynağa veya yeteneğe sahip olunduğunu ifade eder.

(Avoir ce qu’il faut pour réaliser l’action indiquée par le verbe.)

 

  • Les joueurs ont de quoi être fiers. (Oyuncuların gurur duyacağı bir şey var.)
  • Ils ont de quoi réussir leurs examens. (Sınavlarını başaracak kadar bilgileri var.)
  • Elle a de quoi préparer un dîner pour toute la famille. (Tüm aile için bir akşam yemeği hazırlayacak malzemeleri var.)

 

2) Paraya sahip olmak anlamında da kullanılmaktadır.

(Avoir de l’argent, être dans l’aisance.)

 

  • J’ai de quoi payer le loyer. (Kiranın ödenmesi için yeterli param var.)
  • Il a de quoi acheter une nouvelle voiture. (Yeni bir araba alacak kadar parası var.)
  • Avec 60 000 euros dans la caisse de grève, ils ont de quoi tenir longtemps. (Grev fonundaki 60.000 Euro ile onların uzun süre yetecek kadar parası var.)

Okuma Parçası

Le loup n’aime pas Noël  …

texte-1_texte_2_merged

Tıkla

 

On parle !

♠ Aimer / Détester : sevmek / nefret etmek

  • Est-ce que vous aimez manger des fruits ?
  • Oui, j’aime manger des fruits mais je déteste manger des légumes.

Aimer la neige / Détester la pluie

Aimer les chats / Détester les chiens

Aime se lever tard le matin / Détester se lever tôt le matin

Aimer regarder des films le week-end / Détester regarder la télé  

 

♣ Faire : yapmak (Je fais / Tu fais / Il fait)

  • Qu’est-ce que tu fais ?
  • Je fais mes devoirs.

Faire du sport

Faire mes devoirs.

Faire un gâteau.

Faire la cuisine.

Faire une fête

 

♥ Tu veux : sen istersin / Vous voulez : siz istersiniz

  • Est-ce que tu veux aller au cinéma ce soir ?
  • Oui, je veux. / Non, je ne veux pas

manger au restaurant ou cuisiner à la maison

partir en vacances ou rester chez toi

venir avec moi ou  venir seul(e)

du café ou du thé

regarder un film au cinéma ou à la télévision

aller à la plage ou à la piscine

 

error: İçerik Kopyalanamaz!