Aylık arşiv Aralık 27, 2022

D’autres façons de dire « oui » en Français !

Fransızcada “evet” demeninin diğer yolları:

Fransızcada “oui” yani evet demenin  alternatif yolları bulunmaktadır. Kullandığınız alternatif kelimelerin “familier” ya da “formel” olup olmadığına dikkat etmek gerekir.

 

  • Ouep! (très familier)

– T’as vu ce qui s’est passé ? (- Ne olduğunu gördün mü?)

– Ouep, c’est ouf ! (Evet, çılgınca !)

 

  • Mouais ! (Registre familier)

Bu ifade olumlu yanıt “evet” anlamında kullanılır ancak  belirsizlik, şüphe ya da memnuniyetsizliği ifade eder.

– Tu peux le faire ? (Sen bunu yapabilir misin ?)

– Mouais ! (Hımm sanırım.)

                                        ֎

– Pourquoi vous venez en France ? (Neden Fransa’ya geldiniz?)

– Pour un voyage touristique. (Turistlik gezi için.)

– Mouais, vous pouvez le prouver ? (Evet, bunu ispatlayabilir misiniz ?)

 

  • Ouais ! (Registre familier)

– Est-ce que tu aimes le chocolat ? (Çikolata sever misin ?)

– Ouais, j’adore ça.

 

  • Carrément ! (Registre familier)

– Tu vas vraiment l’inviter à ton anniversaire ? (Onu gerçekten doğum günü partine davet edecek misin?)

– Carrément !

 

  • (Mais) Grave ! (Registre familier)

– Elle est trop belle, cette femme. (Çok güzel bir kadın.)

– Mais grave !

 

  • Ça le fait ! (Registre familier) 

Bu ifade “oui” veya “ok” kelimelerini pekiştirmek için kullanılan bir ifadedir. Cümle içinde “iyi bir fikir”, “uygundur”, “olur” gibi anlamlara gelmektedir.

– Est-ce que tu as appelé un taxi pour aller à la Gare ? (İstasyona gitmek için taksi çağırdın mı?)

– OK, ça le fait !

 

  • Ça marche – Ça roule (Registre familier)

Bir teklifi kabul etmek için “bana uyar, uygundur, olur… gibi anlamlara gelen “ça marche” ya da “ça roule” ifadesi sıklıkla kullanılır.

– On se retrouve ce soir ? (Bu akşam buluşalım mı ?)

– Ça marche !

 

  • Bien sûr ! (Registre courant)

– Tu peux m’apporter un verre d’eau ? (Bana bir bardak su getirebilir misin?)

– Bien sûr !

 

  • D’accord ! (Registre courant)

– Tu viens avec moi ? (Benimle gelir misin?)

– D’accord.

 

  • Entendu (Registre courant)

– Tu seras là ? (Orada olacak mısın ?)

– Bien entendu !

                                         ֎

– On n’en parlera plus. (Artık bundan bahsetmiyoruz.)

– Entendu !

 

  • C’est clair! (Registre courant)

– Il fait chaud aujourd’hui. (Bugün hava sıcak.)

– C’est clair !

 

(Registre soutenu)

  1. Évidemment !
  2. Certainement !
  3. Tout à fait !
  4. Complètement !
  5. Parfaitement !
  6. Exactement !
  7. Absolument !
  8. Effectivement !
  9. En effet !
  10. Volontiers ! (Avec plaisir !)

 

  • – C’est vrai que tu ne peux pas venir dimanche soir ? (Pazar akşamı gelemeyeceğin doğru mu?)

          – Tout à fait !

 

  • Un verre de vin ? (Bir bardak şarap ?)

        – Volontiers !

 

  • – Vous regardez la coupe du monde de football ? (Dünya Kupası’nı izliyor musunuz?)

       – Exactement !

 

  • – Il faut travailler tous les niveaux. (Her düzeyde çalışmak zorundasınız.)

         – Evidemment !

 

  • – Cette voiture est magnifique ! (Bu araba bir harika!)

        – Effectivement ! ou Absolument !

 

  • – Êtes-vous d’accord sur ce point ? (Bu noktada hemfikir misiniz?)

        – En effet !

Not : Olumsuz bir soruya evet demek için “si” kullanılır.
  • – Tu ne manges pas de gâteau ? (Pasta yemiyor musun ?)

      – Si, je mange du gâteau.

En vouloir à quelqu’un (de)

         Synonymes : avoir de la rancune, avoir un sentiment malveillant contre quelqu’un, lui reprocher quelque chose

“En vouloir à quelqu’un” ifadesi birine kızgın olmak ya da birini suçlamak anlamına gelmektedir.

  • J’en veux à ma sœur. (Kız kardeşime kızgınım.)
  • Non, je t’en veux (Hayır sana hala kızgınım.)
  • Tu m’en veux ? (Sen bana kızgın mısın?)
  • Elle a le droit de m’en vouloir. (Bana kızmaya hakkı var.)

Kişinin neye kızgın olduğunu belirtmek için “de” edatıyla bağlanır. “De” edatından sonra bir fiil gelirse “infinitif passé (avoir/être + participe passé)” ile yapılır.

  • Elle en veut à son mari d’avoir oublié son anniversaire. (Doğum gününü unuttuğu için kocasına kızgındır.)
  • J’en veux beaucoup à mon copain d’être arrivé en retard à notre rendez-vous. (Erkek arkadaşıma randevumuza geç kaldığı için çok kızgınım.)
  • Le musé en veulent à la petite fille d’avoir cassé un vase vieux de 2 000 ans. (Müze, 2000 yıllık bir vazoyu kırdığı için küçük kıza kızgın.)
  • Je lui en veux de m’avoir brisé le cœur. (Kalbimi kırdığı için onu suçluyorum.)

 

Not: Cümle içinde parçasal tanımlılıkla karıştırılmamalıdır. Genellikle sayılamayan, belirsizlik belirten gıda, içeçek veya soyut isimlerin önünde, parçasal tanımlık kullanılır.

  • Tu veux du sel dans la soupe ?  Tu en veux dans la soupe ?
  • Les épinards ! Beurk, je n’en veux pas ! (Ispanak mı! Iyyy, ondan istemiyorum!)
  • J’en veux encore un ! (Bir tane daha istiyorum!)

Prononciation de “plus”

“Plus” anlamına ve cümle içinde kullanım yerine bağlı olarak üç farklı şekilde telaffuz edilebilir.

  1. [plü]
  2. [plüz]
  3. [plüs]

 

1. Karşılaştırma cümleleri, birden fazla varlık, kavram ya da durumun karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi durumlar ifade edilir. “Plus” zarfı ile üstünlük durumu ifade edilir ancak kullanıldığı yere göre telaffuzda değişiklik olmaktadır.

Bir ünsüzle başlayan bir sıfat veya zarfın önünde “S” harfi telaffuz edilmez.

  • Mia est plus rapide que toi..[plü.rapid]
  • Il existe un plus petit niveau d’énergie. [plü.pöti.nivo]
  • Elle mange plus lentement que moi.[plü.lɑ̃tmɑ̃]
  • Le Louvre est le musée le plus grand de France. [lö.plü.gran]

 

Sesli harf ya da “h” ile başlayan bir sıfattan veya zarftan önce “plüz” diye telaffuz edilir.

  • On ne peut pas être plus heureux que ça. [plüz.örö]
  • Cet immeuble est plus ancien. [plüz.ɑ̃.siɛ̃]

 

Bir isimden önce veya bir fiile eşlik ettiğinde, “plüs” olarak telaffuz edilir.

  • J’ai plus de chance que toi ! [plüs.dö.şans]
  • C’est ici qu’il y a le plus de monde. [lö.plüs.dö.mond]
  • Mon ami boit plus que moi. [plüs.kö]
  • C’est Mia qui dort le plus. [lö.plüs]

Not: “Plus” cümlenin sonundaysa her zaman “s” harfi söylenir.

  • J’en veux manger plus. [vö.mɑ̃je.plüs]
  • Ce chocolat est délicieux. Il y en a plus ? [ɑ̃.a.plüs]

 

2. “Plus” zarfı olumsuz bir anlama sahip olduğunda “s” telaffuz edilmez. Konuşma dilinde “ne” olumsuz eki düşebilir.

  • Je ne fume plus. [nö.füm.plü]
  • Tu n’en veux plus ? [n.ɑ̃.vö.plü]
  • J’en peux plus de ce type. [j.ɑ̃.pö.plü.de sö tip]
  • J’en veux plus. == Je n’en veux plus. [j.ɑ̃.vö.plü]

 

Not: “ne … plus” olumsuzluk yapısının ardından sesli harfle başlayan bir kelime geliyorsa, isteğe bağlı olarak “plüz” veya “plü” olarak telaffuz edilir.

  • Je ne veux plus y aller, maman. [plüz.i.ale] ya da [plü.i.ale]

 

3. “Plus” cümle içinde “daha, daha fazla, artı, avantaj” gibi pozitif anlamda kullanıldığında “s” telaffuz edilmelidir. Bu şekildeki kullanımlar, isim cümlelerinde karşımıza çıkar ve “plus” kelimesinden sonra sesli harfle başlayan bir kelime gelirse genellikle liaison yapılmaz.

  • C’est un plus pour vous. [plüs.pur.vu]
  • Trois plus deux, ça fait cinq. [trua.plüs.dö]
  • C’est un plus indéniable. [plüs.ɛ̃deniabl]
  • Il y a un plus important dans la détection des cancers. [plüs.ɛ̃pɔʀtɑ̃]

 

4. “Plus” bir sayı ile kullanılırkena ya da bir parçayı, kesri, dağılımı ifade ederken “s” telaffuz edilmez.

  • Ça fait plus de 10 ans que j’habite en France. [plü.de.]
  • Plus de 40 kilomètres. [plü.de.]
  • Plus de la moitié. [plü.de.]

 

5. Diğer durumlar

⊕ “Plus … plus” yapısı kullanırken “s” telaffuz edilmez. Kendisinden sonra sesli harfle başlayan kelime gelirse isteğe bağlı liaison yapabilir.

  • Plus je travaille, plus je progresse. [plü.jö.travay,plü.jö.progres]
  • Plus on est de fous, plus on rit ! [plüz.ɔ̃]

⊕ “De plus en plus” yapısı “dö.plüz.ɑ̃.plüs” diye telaffuz edilir. Bu yapıdan sonra sesli harfle başlayan kelime gelirse liaison yapılır.

  • Je mange de plus en plus. [dö.plüz.ɑ̃.plüs]
  • Il y avait des éboulements de plus en plus importants. [dö.plüz.ɑ̃.plüz.ɛ̃pɔʀtɑ̃]

 

error: İçerik Kopyalanamaz!