Aylık arşiv Ocak 26, 2024

FRANSIZCA YDS/YÖKDİL SORU DAĞILIMI

Sınavda, dil bilgisi kuralları, kelime bilgisi, anlama ve çeviri becerilerini değerlendiren çeşitli soru tipleri bulunmaktadır.

DİL BİLGİSİ

YDS/YÖKDİL sınavında dikkat etmeniz gereken önemli gramer konuları bulunmaktadır. Şimdiye kadar bu konular üzerinden sorular gelmiştir. Bu nedenle sınav hazırlığınızda özellikle bu gramer konularına odaklanmanız önemlidir. Dilbilgisi kuralları, kelime kullanımı ve cümle yapısı gibi temel gramer konularını kavramak, sınavda daha başarılı olmanıza yardımcı olabilir. Bu bağlamda, gramer konularına yönelik düzenli çalışmalar yaparak, dil becerilerinizi geliştirebilir ve sınavda daha güvenli bir performans sergileyebilirsiniz. 

Çalışılması gereken gramer konuları:

Bağlaçlar 3

1. Au détriment de : Bu ifade, bir şeyin, birinin veya bir durumun zararına veya aleyhine yapılan bir eylemi belirtir.

Synonyme : au préjudice de

  • J’ai travaillé dur pour développer mon entreprise au détriment de ma santé. (Sağlığım pahasına işimi büyütmek için çok çalıştım.)
  • La liberté ne se conquiert jamais au détriment de celles des autres.1 (Özgürlük asla başkalarının özgürlüğü pahasına kazanılmaz.)

 

2. En faveur de : Bu ifade, bir kişiyi, bir fikri veya bir durumu desteklemek, onun lehine olmak anlamında kullanılır.

  • Le jugement est votre faveur. (Karar sizin lehinize.)
  • Le gouvernement prend plusieurs mesures en faveur de l’amélioration des conditions de travail et de vie des étudiants des grandes universités.2 (Hükümet, büyük üniversitelerdeki öğrencilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için çeşitli önlemler alıyor.)

 

3. À l’égard de : – karşı, kıyasla, -ile ilgili, -hakkında

  • Le professeur a fait part de ses préoccupations à l’égard de la performance des étudiants dans le cours. (Öğretmen, öğrencilerin dersteki performansı ile ilgili endişelerini dile getirdi.)
  • Le prix de l’essence est élevé à l’égard de l’année dernière. (Benzin fiyatı geçen yıla göre yüksek.)
  • Mon frère est gentil à l’égard de moi. (Kardeşim bana karşı naziktir.)

Note:envers” ve “vis-à-vis” de -e karşı anlamında kullanılmaktadır.

  • Je me sens responsable envers ma famille. (Aileme karşı kendimi sorumlu hissediyorum.)

 

4. À l’instar de : Bu ifade, bir şeyin başka bir şeye benzediğini belirtirken veya bir şeyin bir örnek olarak alındığını ifade eder.

  • Elle a les yeux verts à l’instar de sa mère. (Annesi gibi yeşil gözleri var.)
  • A l’instar de mon père, je serai médecin. (Babam gibi ben de doktor olacağım.)

 

5. Au fil de: Bu ifade, bir zaman dilimi veya süreç boyunca olan bir olayı veya değişimi ifade etmek için kullanılır.

  • Comment le métier d’archéologue a évolué au fil du temps ?3 ( Arkeologluk mesleği̇ zaman içinde nasil değişti?)

 

6. À l’échelle de: Bu ifade “ölçeğinde”, “çerçevesinde” veya “çapında”  anlamına gelir.

  • À l’échelle de la planète, le changement climatique est une préoccupation majeure. (Dünya çapında, iklim değişikliği büyük bir endişe kaynağıdır.)
  • Comment une scène nationale travaille à l’échelle de l’interco.4 (Bir ulusal sahne interkomünal çerçevesinde nasıl çalışır.)

 

7. Au sein de: Bu ifade, bir kuruluş, grup veya organizasyon içindeki konumu veya bir şeyin içinde gerçekleşen bir durumu belirtmek için kullanılır. İçinde, ortasında, kapsamında

  • Elle travaille au sein de l’entreprise depuis plusieurs années. (O, birkaç yıldır şirket içinde çalışıyor.)
  • La discrimination fondée sur le genre au sein des normes sociales : Mesurer l’invisible5 (Toplumsal normlarda cinsiyet ayrımcılığı: Görünmeyeni ölçmek)

 

8. Au regard de: Bu ifade, bir durumu veya konuyu değerlendirirken, göz önüne alınan faktörleri ifade etmek için kullanılır.

Synonyme : Par rapport à, en considération de

  • Au regard de la situation actuelle, des mesures supplémentaires pourraient être nécessaires. (Mevcut durum göz önüne alındığında ek önlemler gerekebilir.)

 

9. En fonction de: “açısından”, “ -e göre”, “bağlamında” veya “göz önünde bulundurularak”

  • Les décisions seront prises en fonction des besoins de l’entreprise. (Kararlar, şirketin ihtiyaçlarına göre alınacaktır.)
  • Changement capillaire : la coupe courte à adopter en fonction de la forme de votre visage.6 ( Saç değişimi: Yüzünüzün şekline bağlı olarak benimsenecek kısa saç kesimi.)

 

10. En dépit de: -e rağmen

  • En dépit de ses efforts, il n’a pas réussi à obtenir le poste. (Tüm çabalarına rağmen, pozisyonu elde etmeyi başaramadı.)

 

11. Au cours de: “boyunca”, “süresince” veya ”sırasında”

  • Au cours de la réunion, nous avons discuté des nouveaux projets. (Toplantı boyunca, yeni projeler hakkında konuştuk.)

 

12. En matière de: Bu ifade “konuyla ilgili” veya “hususunda” anlamına gelir.

Synonyme : du point de vue de, en fait de, en fonction de, en termes de 

  • “En matière de protection de l’environnement, des mesures strictes doivent être prises. (Çevre koruması konusunda, sıkı önlemler alınmalıdır.)

 

13. En mesure de: -etre capable de realiser- Bu ifade, bir kişinin veya bir şeyin belirli bir görevi yerine getirebilecek yetenekte olduğunu ifade etmek için kullanılır.

  • Il est en mesure de résoudre ce problème rapidement. (O, bu sorunu hızlı bir şekilde çözebilecek durumda.)
  • Pour autant, le responsable n’est pas en mesure de s’engager sur une date de sortie du dispositif.7 (Ancak, yönetici program için bir çıkış tarihi taahhüt edememektedir.)

 

14. En échange de: Bu ifade, bir şeyin başka bir şeyle takas edildiği veya karşılığında alındığı durumları ifade etmek için kullanılır.

  • J’ai donné mon vieux téléphone en échange de son ordinateur portable. (Eski telefonumu, onun dizüstü bilgisayarı karşılığında verdim.)

 

15. En vue de: Bu ifade, Fransızca’da “amacıyla” veya “niyetiyle” anlamına gelir.

  • Le gouvernement a adopté de nouvelles politiques en vue de stimuler l’économie. (Hükümet, ekonomiyi canlandırmak niyetiyle yeni politikalar benimsemiştir.)

 

16. Au point de : Bu ifade, bir durumun şiddetini veya bir sınıra ulaştığını belirtir.

  • Les voitures neuves ne cessent de grossir, au point de ne plus pouvoir bien se garer.8 (Yeni arabalar artık iyi park edemeyecek kadar büyüyor.)
  • Elle était déçue au point de ne plus vouloir participer au projet. (O kadar hayal kırıklığına uğradı ki artık projeye katılmak istemedi.)

 

17. En prévision de: olacak diye, olasılığına karşı

  • En prévision de la fermeture de l’aéroport de Plaisance à Maurice, Air Austral modifie son programme de vols.9 (Mauritius’taki Plaisance havaalanının kapanması beklentisiyle Air Austral uçuş programını değiştirdi.)

 

 

 

Kaynak

  1. http://evene.lefigaro.fr/citation/liberte-conquiert-jamais-detriment-autres-etre-libre-dominer-de-20571.php
  2. https://news.abidjan.net/articles/712236/enseignement-superieur-le-gouvernement-prend-plusieurs-mesures-en-faveur-de-lamelioration-des-conditions-de-travail-et-de-vie-des-etudiants-des-grandes-universites-publiques
  3. https://actu.fr/pays-de-la-loire/les-sables-d-olonne_85194/vendee-comment-le-metier-darcheologue-a-evolue-au-fil-du-temps_60570501.html
  4. https://www.lagazettedescommunes.com/864322/comment-une-scene-nationale-travaille-a-lechelle-de-linterco/
  5. https://www.oecd.org/stories/genre/normes-sociales-et-discrimination-des-genres/
  6. https://www.parismatch.be/lifestyle/beaute/2024/01/19/changements-capillaires-la-coupe-courte-a-adopter-en-fonction-de-la-forme-de-votre-visage-S76JZ4HDHFEUHOAMZ6FKM6GINU/
  7. https://www.bfmtv.com/tech/samsung/samsung-veut-mesurer-votre-glycemie-et-votre-tension-avec-une-bague-connectee_AV-202401240573.html
  8. https://www.ouest-france.fr/economie/automobile/automobile-les-voitures-neuves-ne-cessent-de-grossir-au-point-de-ne-plus-pouvoir-bien-se-garer-c1d47baa-b90d-11ee-b555-02d8a57a04de
  9. https://la1ere.francetvinfo.fr/reunion/en-prevision-de-la-fermeture-de-l-aeroport-de-plaisance-a-maurice-air-austral-modifie-son-programme-de-vols-1459481.html

 

Lecture 2: Le mystère de l’eau sous l’équateur de Mars

Aşağıdaki bağlantıya tıklayarak haberi okuyun. Dört ana başlık bulunmaktadır. Her başlık için önemli bulduğum kelimeleri anlamlarıyla paylaştım. İlk olarak hızlıca okumanızı öneririm. Bilmediğiniz kelimelerin anlamlarına takılmadan ilk okumayı tamamlayın. Daha sonra, verdiğim kelimelerin anlamlarına göz atın ve ardından metni tekrar okuyun.

Kaynak:

 https://www.science-et-vie.com/ciel-et-espace/equateur-de-mars-renferme-peut-etre-un-precieux-tresor-de-la-glace-eau-123472.html

 

L’équateur de Mars renferme peut-être un précieux trésor : de la glace d’eau

  • Renfermer : (contenir) – kapsamak, içermek

Le rapport détaillé va renfermer toutes les informations nécessaires sur le projet. (Detaylı rapor, projeye dair gerekli tüm bilgileri kapsayacak.)

  • Dépôt : Tout matériel minéral apporté à la surface de la Terre par un agent quelconque.

Plusieurs dépôts de minéraux ont été identifiés sous la surface de la planète. (Gezegenin yüzeyinin altında birkaç mineral birikintisi tespit edildi.)

  • Suggérer: (proposer, soumettre) – öne sürmek

Les résultats de l’étude suggèrent que l’activité physique régulière peut améliorer la santé mentale.(Araştırmanın sonuçları, düzenli fiziksel aktivitenin mental sağlığı iyileştirebileceğini ileri sürüyor.)

  • S’agir de: bir şey olmak, bir durum söz konusu olmak

La réunion de demain est très importante. Il s’agit de la planification pour le nouveau projet. (Yarınki toplantı çok önemli. Bu, yeni projenin planlamasıyla ilgili.)

  • Inédit(adj): (nouveau, encore jamais vu), daha önce görülmemiş

Le film a reçu des éloges pour son scénario inédit et son approche novatrice. (Film, benzersiz senaryosu ve yenilikçi yaklaşımı nedeniyle övgü aldı.)

  • Le diamètre: çap
  • La crête: doruk, sırt
  • Sculpter: oymak, biçimlendirmek

 

De la glace d’eau cachée en profondeur

  • à l’aide de : (grâce à)- sayesinde

J’ai résolu le problème à l’aide d’un logiciel spécialisé. (Sorunu özel bir yazılımın yardımıyla çözdüm.)

  • une similitude : benzerlik
  • émettre: (diffuser) – yaymak
  • calotte polaire : kıta buzul
  • attester : (prouver) – doğrulamak, kanıtlamak
  • autrement dit : (dit d’une autre façon) – başka bir deyişle

La ville est pleine de monuments historiques, autrement dit, elle est riche en patrimoine culturel. (Şehir tarihi anıtlarla dolu, yani kültürel miras bakımından zengin.)

  • envisager: (considerer, projeter) – öngörmek, tasarlamak
  • gigantesque (adj): (énorme, géant) – devasa
  • la cendre: kül
  • le sédiment: tortu
  • charrier : (transporter) – taşımak,sürüklemek
  • or: (cependant, pourtant, toutefois) – oysa
  • la densité: yoğunluk
  • compte tenu de : (en considération de) – göz önüne alındığında

Compte tenu de la situation actuelle, nous devons prendre des mesures immédiates. (Mevcut durumu dikkate alarak, hemen önlemler almamız gerekiyor.)

  • un amas : küme, yığın
  • se compacter : sıkışmak

 

La plus grande quantité d’eau jamais trouvée dans cette partie de Mars

  • Jamais : (sens positif, plus qu’à tout autre moment auparavant.)
  • La couche : katman, tabaka
  • Protecteur : koruyucu
  • Surmonter : üzerinde bulunmak, kaplamak
  • Martien : marslı
  • Bouleverser: (modifier profondément) – sarsmak
  • Soupçonner : (douter de) -şüphe etmek

 

Une ressource potentielle pour les futures missions habitées

  • par ailleurs : (de plus, en outre) – dahası
  • A l’instar de : (comme) – gibi
  • lors de : esnasında
  • se poser: (s’installer) – konmak
  • la contrainte : sıkıntı, zorluk
  • exploitable : işletilebilir
  • cibler : (choisir une cible)
  • enfuir : gömmek, gizli tutmak
  • le gisement : maden yatağı
  • se révéler : ortaya çıkarmak
  • cartographier : haritalamak
  • la répartition : dağıtma, paylaştırma
  • mettre en évidence : (rendre évident) – ortaya çıkarmak

Eğer metin içinde anlamadığınız bir cümle veya kelime varsa, lütfen yorum kısmına yazın. Sorularınızı bekliyorum! 😊

Lecture 1: L’éruption volcanique en Islande

Islande : l’éruption volcanique s’est calmée, selon la protection civile

L’activité volcanique dans le sud-ouest de l’Islande semble s’être calmée, a indiqué lundi la protection civile islandaise, au lendemain d’une éruption qui a touché la ville portuaire de Grindavik, mettant le feu à trois habitations. “La nuit s’est déroulée sans incident”, a déclaré Hjördis Gudmunsdóttir, porte-parole de la Protection civile islandaise. “Nous sommes allés observer (le site de l’éruption, ndlr) et nous pouvons dire” que le flot de lave y est moins important.

 

Le déplacement de magma provenant de la deuxième fissure, plus petite, semble s’être arrêté, a-t-elle ajouté auprès de la radio-télévision publique islandaise. Un volcan est entré en éruption dimanche matin à proximité du port de pêche de Grindavik, dans le sud-ouest du pays. Deux fissures se sont ouvertes dont l’une en lisière des premières habitations, selon l’office météorologique islandais (IMO). La coulée de lave a atteint la ville portuaire, déjà en mauvais état à cause de crevasses sur les routes et de bâtiments publics fissurés, mettant le feu à trois habitations vides.

 

La ville, qui abrite habituellement près de 4.000 habitants, avait été évacuée une première fois le 11 novembre par précaution après des centaines de séismes provoqués par le déplacement du magma sous la croûte terrestresigne précurseur d’une éruption volcanique. Ils avaient ensuite pu retourner brièvement chez eux peu après l’éruption du 18 décembre et de façon permanente le 23 décembre, mais seuls quelques dizaines d’habitants avaient choisi de se réinstaller à Grindavik. Trente-trois systèmes volcaniques sont considérés comme actifs dans ce pays de feu et de glace, région la plus volcanique d’Europe.

 

Kaynak: https://www.rtbf.be/article/islande-l-eruption-volcanique-s-est-calmee-selon-la-protection-civile-11313369

 

 

Bağlaçlar 2

1. Étant donné que: Bu ifade, bir sebep veya gerekçeyi belirtmek için kullanılır. mademki, -dığı için, çünkü

Synonyme : Vu que, puisque, dans la mesure où, du fait que

  • Étant donné que le trafic est très dense, nous arriverons en retard. (Trafik çok yoğun olduğu için geç kalacağız.)
  • Étant donné que les organismes vivants interagissent dans des écosystèmes dynamiques, la disparition d’une seule espèce peut avoir un impact considérable sur la chaîne alimentaire.1 (Canlı organizmaların dinamik ekosistemlerde etkileşim içinde olduğu için, tek bir türün ortadan kalkması besin zinciri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.)

 

  • Je ne peux pas sortir vu qu‘il pleut. (Yağmur yağdığı için dışarı çıkamam.)
  • Vu que tu es malade, tu devrais rester à la maison et te reposer. (Hasta olduğun için evde kalıp dinlenmelisin.)

 

  • Don Quichotte est toujours heureux dans la mesure où il ne se heurte jamais au réel.2 (Don Kişot gerçekle hiç karşılaşmadığı için her zaman mutludur.)

 

  • Ils ont annulé la réunion du fait que le directeur était absent. (Müdür gelmediği için toplantıyı iptal ettiler.)

 

2.Pour que: Bu ifade, bir hedefi, niyeti veya amaçlanan bir durumu ifade etmek için kullanılır. Subjonctif” (şart kipi) ile birlikte kullanılır. olması için, -mek için

  • Elle travaille dur pour que ses enfants puissent avoir une bonne éducation. (Çocuklarının iyi bir eğitim alabilmesi için sıkı bir şekilde çalışıyor.
  • Combien d’enfants doivent mourir à Gaza pour que l’UE appelle à un cessez-le-feu ?3 (AB’nin ateşkes ilan etmesi için Gazze’de kaç çocuğun ölmesi gerekiyor?)

 

3. Où que: Bu ifade, bir yerin belirsizliğini veya genişliğini vurgulamak için kullanılır. “Subjonctif” (şart kipi) ile birlikte kullanılır. Nerede olursa, her nereye

  • Où que tu ailles, je serai toujours là pour toi. (Nereye gidersen git, her zaman senin için burada olacağım.)

 

4. Si bien que: Bu ifade, bir durumun sonucunu belirtirken kullanılır ve genellikle bir sonucun açık bir şekilde ortaya çıkmasını ifade eder.

  • Elle a économisé de l’argent, si bien qu’elle a pu acheter une nouvelle voiture. (Para biriktirdi, böylece yeni bir araba alabildi.)
  • Là-dessus, j’ai toujours considéré que le peuple français est plus sage et plus avisé que beaucoup ne le croient. Si bien que je pense profondément que le mandat que nous avons reçu du peuple est un mandat à la fois exigeant et profondément réaliste.4 (Bu noktada her zaman Fransız halkının birçok insanın inandığından daha akıllı ve bilgili olduğunu düşünmüşümdür. Öyle ki milletten aldığımız bu yetkinin hem talepkâr hem de son derece gerçekçi bir görev olduğuna yürekten inanıyorum.)

 

5. De sorte que: “Indicatif” ya da “subjonctif” kullanımı cümlenin anlamına bağlı olarak değişir. “Indicatif”, sonucu ifade etmek için kullanılır. Bir amaç veya olasılık ortaya koyduğunda, “subjonctif” kullanılır.

Synonyme : de manière que, de façon que, pour que, si bien que

  • Elle a fait des économies de sorte qu‘elle puisse voyager autour du monde. (Dünyayı dolaşabilmek için para biriktirdi.)
  • Nous avons travaillé dur, de sorte que nous avons pu terminer le projet en avance. (Çok çalıştık, böylece projeyi planlanandan önce bitirebildik.)

Note:faire en sorte que” amaç, hedef, sağlamak gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

  • Notre projet, c’est de faire en sorte que Bruxelles fasse à nouveau rêver.5 (Planımız Brüksel’i insanların yeniden hayal kurabileceği bir yer haline getirmek.)
  • Faire en sorte que les enfants apprennent. (Çocukların öğrenmesini sağlamak.)

 

6. De même que: Bu ifade, iki durumu karşılaştırmak veya benzerlik belirtmek için kullanılır.

Synonyme : de la même façon que, de la même manière que

  • Il a réussi à résoudre le problème, de même que son collègue. (Sorunu çözmeyi başardı, aynı şekilde meslektaşı da.)
  • De même que le fleuve retourne à la mer, le don de l’homme revient vers lui. (Nehrin denize dönmesi gibi, insanın armağanı da ona geri döner.)

 

7. A moins que: Bu ifade bir koşul belirtmek için kullanılır. “Subjonctif” (şart kipi) ile birlikte kullanılır. -madıkça

  • Elle participera au projet à moins qu’elle n’ait d’autres engagements. (Başka bir taahhüdü olmadıkça, projeye katılacak.)
  • Je t’invite à la fête à moins que tu ne sois occupé ce jour-là. (Seni partiye davet ediyorum, eğer o gün meşgul değilsen.)
  • Je vais étudier maintenant, à moins que tu préfères aller faire du sport avec moi. (Şimdi çalışmaya gideceğim, eğer benimle spor yapmayı tercih etmezsen.)

 

8. A condition que: Bu ifade bir şartı belirtmek için kullanılır. “Subjonctif” (şart kipi) ile birlikte kullanılır.

  • Elle acceptera le poste à condition qu’elle ait un salaire plus élevé. (Pozisyonu kabul edecek, ancak daha yüksek bir maaşa sahip olması koşuluyla.)
  • Fin du charbon à la centrale de Saint-Avold : “C’est une bonne nouvelle, à condition que ça se concrétise.6 (Bu iyi bir haber, tabi bu gerçekleşirse.)

 

9. Au cas où: Bu ifade, belirli bir durumun gerçekleşme ihtimaline karşı hazırlıklı olmayı ifade eder. eğer olur da, -se olursa

Synonyme dans le cas où, des fois que

  • Jean prend sa veste au cas où la température chuterait soudainement. (Jean, sıcaklık aniden düşerse diye ceketini alıyor.)
  • J’apporterai des collations au cas où la réunion durerait plus longtemps que prévu. (Toplantı beklenenden daha uzun sürerse diye atıştırmalıklar getireceğim.)
  • Je vais te prévenir au cas où. (Her ihtimale karşı sana haber veririm.)

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. https://www.europarl.europa.eu/news/fr/headlines/society/20200109STO69929/perte-de-la-biodiversite-quelles-en-sont-les-causes-et-les-consequences
  2. https://www.radiofrance.fr/franceculture/podcasts/les-nuits-de-france-culture/personnages-en-quete-de-biographie-de-don-quichotte-a-tom-ripley-1-11-don-quichotte-par-rene-girard-1ere-diffusion-22-08-1994-1144627
  3. https://www.aa.com.tr/fr/turkiye/erdogan-combien-denfants-doivent-mourir-%C3%A0-gaza-pour-que-lue-appelle-%C3%A0-un-cessez-le-feu-/3033492
  4. https://www.bfmtv.com/politique/texte-le-discours-d-emmanuel-macron-au-congres-de-versailles_AN-201707030061.html
  5. https://www.rtbf.be/article/david-leisterh-chef-de-file-mr-a-bruxelles-notre-projet-cest-de-faire-en-sorte-que-bruxelles-fasse-a-nouveau-rever-11311075
  6. https://www.francebleu.fr/emissions/l-invite-du-6-9-de-france-bleu-lorraine-nord/fin-du-charbon-a-la-centrale-de-saint-avold-c-est-une-bonne-nouvelle-a-condition-que-ca-se-concretise-4047631

Bağlaçlar 1

1. Avant que: Öncelik bildirir. Bu bağlaçla birlikte subjonctif kullanılır.

  • Rentre chez toi avant qu‘il commence à pleuvoir. (Yağmaya başlamadan önce eve git.)
  • Avant queje n’aille chez moi, je dois acheter du pain. (Eve gitmeden önce biraz ekmek almalıyım.)

Note: ‘Avant de’ ile birlikte kullanıldığında fiil, mastar yapıdadır.

  • Il faut penser avant de parler. (Konuşmadan önce düşünmek zorundasın.)
  • Elle révise le cours avant avant de faire le test. (Testi çözmeden önce dersi gözden geçirir.)

 

2. En attendant que : Öncelik bildirir. Bu bağlaçla birlikte subjonctif kullanılır. -e kadar

  • En attendant que le repas soit prêt, nous discutons dans le salon. (Yemek hazır olana kadar, biz oturma odasında konuşacağız.)

 

3. Jusqu’à ce que: Öncelik bildirir. Bu bağlaçla birlikte subjonctif kullanılır. -e kadar

  • Jusqu’à ce que le soleil se couche, nous profiterons de la plage. (Güneş batana kadar, plajın tadını çıkaracağız.)
  • Jusqu’à ce que les résultats soient annoncés, l’anxiété ne diminuera pas. (Sonuçlar açıklanana kadar, kaygı azalmayacak.)

Note: “Jusqu’à tant que” aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak bu ifade biraz eski kullanıma sahiptir ve genellikle “jusqu’à ce que” kullanımı daha yaygındır.

 

4. Sans que: Bu bağlaçla birlikte subjonctif kullanılır. -meden, -maksızın

  • Elle est partie sans que personne ne la remarque. (Hiç kimse fark etmeden gitti.)
  • Il n’y a pas un jour sans que je pense à eux. (Onları düşünmeden bir günüm geçmiyor.)
  • Elle a pris la décision de déménager sans que ses amis ne soient au courant. ( Arkadaşlarının haberi olmadan taşınmaya karar verdi.)

Note: “Sans que” ile birlikte “ne explétif” kullanılır. “Ne” olumsuzluk eki “ne expletif” ile karıştırılmaması gerekir. Olumsuz bir anlamı yoktur ve bu nedenle cümlenin anlamını değiştirmez. Her zaman özneden hemen sonra bir yan cümleye yerleştirilir. Zorunlu değildir. Çoğunlukla resmi bir bağlamda, bir cümleyi daha zarif hale getirmek için kullanılır.

 

5. Alors que: İki durumu karşılaştırmak veya bir durumun beklenenin aksine geliştiğini ifade etmek için kullanılır. -iken, -ken, -sine karşın

  • Alors que j’étais en train de cuisiner, le téléphone a sonné. (Ben yemek yapıyorken, telefon çaldı.)
  • Marie était très optimiste pour le projet alors que Pierre était plutôt pessimiste. (Mai, proje konusunda oldukça iyimserken, arkadaşı ise oldukça karamsardı.)
  • Je pensais qu’il ferait beau aujourd’hui, alors qu‘il pleut. (Bugün güzel olacağını düşünüyordum, oysa yağmur yağıyor.)
  • L’ONU signale l’action stabilisatrice de la MINUSMA alors que le Mali demande son départ.1 (BM, MINUSMA’nın stabilizasyon çabalarını bildirirken, Mali ise bir ayrılma talebinde bulunuyor.)

 

6. Pendant que: Bu ifade, iki eşzamanlı olayı ifade etmek için kullanılır. -iken, -süresince

  • Il lit un livre pendant que sa femme regarde la télévision. (Eşi televizyon izlerken o kitap okur.)
  • Mon Coca a gelé pendant que je marchais : les pays nordiques confrontés à un froid extrême2

 

7. A mesure que: Bu ifade, bir durumun diğer bir durumla orantılı olarak değiştiğini veya geliştiğini ifade etmek için kullanılır. -gittikçe, -dıkça

  • A mesure que le temps passe, elle devient de plus en plus confiante. (Zaman geçtikçe kendine olan güveni artıyor.)
  • Les déplacements forcés s’aggravent au Soudan à mesure que les combats prennent de l’ampleur.3 (Sudan’da çatışmalar kızıştıkça zorla yerinden edilme durumu daha da kötüleşiyor.)

 

8. Tandis que: Cümleye eşzamanlılık ve aynı zamanda zıtlık anlamı katar.

Synonyme : pendant que, alors que

  • Il travaille dur, tandis que sa sœur se repose. (O çalışmaya devam ederken, kız kardeşi dinleniyor.)
  • Tom aime les sports, tandis que son frère préfère les jeux vidéo. (Tom spor severken erkek kardeşi video oyunlarını tercih ediyor.)
  • Le dollar plonge après des commentaires de la Fed, tandis que la livre poursuit sa progression.4 (Fed’den gelen yorumların ardından dolar düşerken, sterlin yükselmeye devam etti.)

 

9. Tant que: Bu ifade, bir durumun veya koşulun geçerli olduğu belirli bir süreyi veya koşulu ifade etmek için kullanılır. – e kadar, -sürece kadar

  • Je resterai ici tant que tu reviendras. (Sen geri dönene kadar burada kalacağım.)
  • Elle continuera à travailler tant que son projet ne sera pas terminé. (Projesi tamamlanana kadar çalışmaya devam edecek.)
  • Je ne m’arrêterai pas tant que je n’aurai pas remporté la victoire. (Zafere ulaşana kadar durmayacağım.)

Note: En tant que” ifadesi “olarak” anlamında kullanılır.

  • En tant que président, il doit prendre des décisions difficiles. (Başkan olarak, zor kararlar almak zorundadır.)

 

10. Sitôt que: Hemen sonra anlamına gelir.

Synonyme : Dès que, aussitôt que

  • Tu l’as appelé sitôt que tu l’as su ? (Öğrenir öğrenmez onu aradın mı?)
  • Il est parti sitôt qu’il a fini son travail. (İşi bitince hemen ayrıldı.)

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. https://news.un.org/fr/story/2023/06/1136182
  2. https://www.lavoixdunord.fr/1415141/article/2024-01-03/mon-coca-gele-pendant-que-je-marchais-les-pays-nordiques-confrontes-un-froid
  3. https://www.unhcr.org/fr/actualites/points-de-presse/les-deplacements-forces-saggravent-au-soudan-mesure-que-les-combats
  4. https://www.lefigaro.fr/flash-eco/le-dollar-plonge-apres-des-commentaires-de-la-fed-tandis-que-la-livre-poursuit-sa-progression-20231201

 

Bağlaçlar konusuna genel bir bakış

Bağlaçlar dilbilgisinde önemli bir rol oynar ve cümledeki farklı öğeleri birbirine bağlarlar. Bu, cümlenin anlamını netleştirmek, ilişkileri belirtmek veya düşünce akışını düzenlemek için kullanılır. Öğrenciler, sınavlarda özellikle sıkça karşılaşılan bağlaçları bilmeli ve doğru bir şekilde kullanabilmelidir. Özellikle YDS veya YÖKDİL sınavlarında, öğrencilerin bu bağlaçları doğru bir şekilde anlamaları ve kullanmaları beklenir. 
 
Sınavlarda sıkça rastlanan bağlaç türleri arasında “bien que,” “vu que,” “de sort que,” “en faveur de,” gibi bağlaçlar bulunmaktadır. Bu bağlaçları doğru bir şekilde anlamak ve kullanmak, metinleri anlama becerilerini geliştirmek açısından önemlidir.
 
İlk olarak bağlaçlar konusuna genel bir bakış yapacağız. Daha sonra bu bağlaçların YDS veya YÖKDİL gibi sınavlarda sıkça sorulan türlerini inceleyeceğiz. Özellikle paylaşmamı istediğiniz bağlaçlar olursa bunları yorum kısmına yazabilirsiniz. 
 

Conjonctions de subordination (Bağlaçlar)

Alt bağlaçlar, bir yan cümleyi bir ana cümleye bağlar.

(Les conjonctions de subordination relient une proposition subordonnée à une proposition principale.)

  • Je pense (principale) que tu es génial. (subordonnée)
  • J’ai travaillé́ toute la nuit (principale) afin que tout soit prêt. (subordonnée)
  • Je connais la fille (principale) qui est assis sur le banc. (subordonnée)

Les conjonctions de subordination simples :

que, quand, lorsque, comme, puisque, quoique, si

Pronom relatif « que » :

  • Il faut que tu fasses du sport. (Spor yapmalısınız.)
  • Je n’ai pas bien compris ce que tu as dit. (Ne dediğini pek anlamadım.)

 

Comme :

“Comme” zarf olarak veya yan bağlaç olarak kullanılabilir. Bağlaç görevinde “comme” neden ifade edebilir. Zarf görevinde ise “olarak, gibi” anlamlarını verir.

  • Comme je suis fatigué, je ne viendrai pas. (Yorgun olduğum için gelmeyeceğim.)
  • Je travaille comme professeur de collège. (Ortaokul öğretmeni olarak çalışıyorum.)

 

Quand/Lorsque :

Quand = Lorsque (un peu plus formel)

Günlük konuşmada “quand” bağlacı “lorsque” bağlacından daha sık kullanılır.

  • Viens quand tu veux. (İstediğin zaman gel.)
  • Je dormais lorsque tu m’as téléphoné. (Beni aradığında uyuyordum.)

 

Puisque :

“Puisque” bir sebepten ziyade belli bir açıklama veya gerekçe verir.

  • Cet aspirateur-balai nettoie parfaitement le sol puisque c’est un produit 2 en 1. (Bu dikey süpürge 2’si 1 arada bir ürün olduğundan zemini mükemmel bir şekilde temizler.)
  • Puisque tu es là, restes-y. (Madem buradasın kal.)

 

Quoique : – subjonctif-

Synonyme : Bien que, malgré

  • Je vais mettre ce pull quoiqu‘il fasse chaud. (Hava sıcak olmasına rağmen bu kazağı giyeceğim.)

 

Si :

Hipotezi veya koşulu ifade ederiz. 

  • Si vous êtes prêt nous allons partir tout de suite. (Eğer hazırsanız, hemen çıkacağız.)

 

Locutions conjonctives

Bir bağlaç birden fazla sözcükten oluşuyorsa buna bağlaç tümcesi denir.

de sorte que, pendant que, parce que, dès que, tandis que, après que, avant que, de peur que, dès que, du moment que, encore que, en attendant que …

 

Dès que :

  • Appelle-moi dès que vous arriverez. (Gelir gelmez beni ara.)
  • Elle se lève dès que l’alarme sonne. (Alarm çalar çalmaz kalkıyor.)

 

Encore que : – subjonctif-

Synonyme : Bien que, quoique, même si.

  • Encore qu’il ait dit la vérité, sa copine l’a quitté. (Doğruyu söylemesine rağmen kız arkadaşı onu terk etti.)

 

Fransızca YDS/YÖKDİL Sınavına Nasıl Hazırlanmalıyım?

Yabancı Dil Sınavı (YDS) ve Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Sınavı (YÖKDİL), Türkiye’de yükseköğretim kurumlarına girişte veya akademik kariyerde dil yeterliliğini ölçen önemli sınavlardır. Ancak hangi kurumun hangi dil yeterlilik sınavı istediğine dikkat edin.

Sınava çalışırken kendi öğrenme yönteminizi bulmanız gerekiyor. Kendi öğrenme yöntemini bulmak, başarılı bir sınav hazırlık süreci için kritik bir adımdır. Bunun yanı sıra, belirli bir konuyu öğrenme sürecinizde, bilgileri düzenli bir şekilde not almak da oldukça önemlidir. Notlar almak, öğrenilen bilgileri daha iyi anlamanıza ve hafızada tutmanıza yardımcı olabilir.

 

Fransızcaya yönelik çalışmalarınızı YÖKDİL veya YDS sınavlarına hazırlanmak için odaklayabilmek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  1. Temel Dil Bilgisi ve Kelime Bilgisi:

Fransızca dilbilgisinin temellerini öğrenin. Fiil çekimleri, zamirler, bağlaçlar gibi temel dil bilgisi konularına hâkim olun. Sınavda dikkat edilmesi gereken dil bilgisi konularını bağlaçlar, göreceli zamirler gibi konuları paylaşmaya çalışacağım.

 Kelime bilginizi artırmak için düzenli olarak kelime çalışmaları yapın. Yeni öğrendiğiniz kelimeleri ve ifadeleri not alarak kartlara ekleyin. Bu kartları düzenli olarak gözden geçirerek öğrenmeyi pekiştirin. Size tavsiyem, her kelimenin öğrenilmesi için bir örnek cümle ile pratik yapmanızdır. Öğrendiğiniz kelimelerin yanına kesinlikle eş anlamlarını yazın. Aşağıda yer olan sözlük önerilerine göz atmayı unutmayın.

  1. Fransızca Okuma Alıştırmaları:

Fransızca makaleler, haberler veya öyküler okuyun. Bu hem kelime bilginizi geliştirmenize hem de metin içindeki dilbilgisi yapılarını anlamanıza yardımcı olur. Fransızca dilinde yazılmış eserleri inceleyerek dilin yapısını ve ifade biçimlerini anlamaya çalışın. Size önereceğim haber sitelerinden her gün birer haber başlığı seçip, politik, ekonomik, kültürel, spor, sağlık gibi kısa haberleri okuyup analiz etmenizi öneririm.

 Metin analizi nasıl yapılacağını ya da nasıl okuma yapmanız gerektiği konusunda birkaç örnek metin paylaşımı yapacağım. Ancak tüm bunları kendi öğrenme yönteminizle birleştirmeyi unutmayın.

  1. Sınav Stratejileri ve Çıkmış Sorular:

YDS/YÖKDİL sınav formatını ve soru tiplerini anlayın. Çıkmış soruları çözmeye çalışın. Bunun dışında çok fazla kaynak bulunmuyor. Bu yüzden ÖSYM sitesinden tüm çıkmış soruları indirin ve bol okuma yapın.

Unutmayın ki düzenli ve disiplinli bir çalışma ile Fransızca dilindeki becerilerinizi artırabilir ve sınavlara daha iyi hazırlanabilirsiniz.

 

Haber Siteleri:

  1. Le Monde

https://www.lemonde.fr/

  1. Le Figaro

https://www.lefigaro.fr/

  1. Le Parisien

https://www.leparisien.fr/

  1. Science vie

https://www.science-et-vie.com/

  1. rfi

https://www.rfi.fr/fr/ 

      6. rtbf

https://www.rtbf.be/

Sözlükler:

  1. https://www.wordreference.com/
  2. https://www.linternaute.fr/dictionnaire/fr/definition/peril/
  3. https://www.larousse.fr/dictionnaires/francais-monolingue
  4. https://dictionnaire.lerobert.com/
  5. https://www.linternaute.fr/dictionnaire/fr/
error: İçerik Kopyalanamaz!