Aylık arşiv Kasım 28, 2021

Retourner, Revenir, Rentrer

RENTRER : to go home

Bu fiil, “geri dönmek” anlamında kullanılır. Geri dönülen yer, ait olunan yeri belirtir ve bu; bir ülke, şehir, daire vs. olabilir.

  • Je vais partir le 2 en vacances et je vais rentrer le 10.

(Ayın ikisinde tatile gideceğim ve onunda geri döneceğim.)

  • Je m’amuse bien mais je suis très fatigué(e). Je rentre à la maison.

(Eğleniyorum ama çok yorgunum. Eve dönüyorum.)

  • Elle rentre au Japon pour voir sa famille.

(Ailesini görmek için Japonya’ya dönüyor.)

  • Nous avons vécu pendant 4 ans en France mais après nous sommes rentrés en Turquie.

(4 yıl Fransa’da yaşadık ama sonra Türkiye’ye döndük.)

  • Le bateau rentre au port avec un mort et trois blessés.

(Tekne, bir ölü ve üç yaralıyla limana dönüyor.)

 

REVENIR : to come back

Bu fiil, “geri gelmek” anlamına gelmektedir. Belirli bir zaman içerisinde, hareketin başlama noktasına geri dönme eylemini ifade etmek için kullanılır. Geri dönülen yer, o an için hareketin başladığı yerdir.

 

  • Je vais chercher mon portefeuille chez le coiffeur, je reviens dans cinq minutes.

(Kuaförden cüzdanımı alacağım, beş dakikaya gelirim.)

  • Vous pouvez revenir plus tard ?

(Daha sonra gelebilir misiniz?)

  • Est-ce que tu peux revenir la voir ?

(Onu görmeye tekrar gelebilir misin?)

 

RETOURNER : to go back

Bu fiil, “geri gitmek” anlamına gelmektedir. Daha önce bir ya da birkaç kez bulunulan bir yere tekrar gitmeyi ifade etmek için kullanılır.

  • On a adoré la Turquie et on y retourne l’année prochaine.

(Türkiye’yi çok sevdik. Gelecek yıl oraya tekrar gideceğiz.)

  • J’aime bien ce restaurant. Le plat est très délicieux. J’ai envie d’y retourner.

(O restorantı çok beğeniyorum. Yemeği çok lezzetli. Oraya tekrar gitmek istiyorum.)

  • Je suis rentré(e) chez moi après l’école et j’ai oublié mon portefeuille sur la table. Maintenant, j’y retourne et je reviens dans 10 minutes.

(Okuldan sonra eve döndüm ve cüzdanımı masanın üzerinde unuttum. Şimdi tekrar oraya gidip, 10 dakika içinde döneceğim.)

Attention:

Revenir, geri gelmek diye çevrilirken retourner’nin geri gitmek diye çevrilmesindeki fark: revenir’de bahsedilen yer o sırada bulunulan yerdir fakat retourner’de bahsedilen yer daha önce bulunulan bir yer, dolayısıyla o sırada bulunulmayan bir yerdir.
 
 
Retourner fiilinin cümle içinde diğer kullanım yerleri  ise;

◊ Laissez la viande ainsi environ 1 ou 2 minutes pour la faire bien colorer. Ensuite retournez là.

(Eti iyice kızarması için yaklaşık 1 veya 2 dakika bu şekilde bırakın. Sonra çeviriniz.)

◊ Puis-je retourner un livre avant l’échéance?

(Son teslim tarihinden önce bir kitabı iade edebilir miyim?)

◊ il refuse obstinément de retourner dans son lit.

(İnatla yatağına dönmeyi reddediyor.)

◊ Retournez à votre place s’il vous plait !

(Lütfen yerinize dönünüz!)

Günün Bilgisi: emmener ou amener, apporter ou emporter ?

Emmener ou Amener :

Bu iki fiil de “mener” fiilinden türemiştir. Anlam olarak birbirlerine oldukça yakındır.  Canlı varlıklarla veya taşınamayan nesnelerle birlikte kullanılırlar. Ama bu iki fiilin arasında küçük bir fark vardır.

Emmener : getirmek, götürmek
 
 
Synonymes : conduire – mener – transporter – accompagner
  • J’emmène les enfants au théâtre.

(Çocukları tiyatroya götürüyorum.)

Bu cümleden, evden çocuklarla birlikte ayrıldığım ve tiyatro izlemek için onlarla birlikte orada kaldığım, anlamı çıkıyor.

  • Plusieurs études montrent, les employés qui emmènent leur chien au bureau sont moins stressés.

(Birçok araştırma, köpeklerini ofise götüren çalışanların daha az stresli olduğunu gösteriyor.)

Bu cümleden, işe kendileriyle birlikte köpeklerini de götürdükleri, anlamı çıkıyor.

  • Aujourd’hui, c’est son anniversaire. Il emmènera sa copine au restaurant.

(Bugün onun doğum günü. Kız arkadaşını restorana götürecek.)

 

Amener : getirmek, götürmek
 
 
Synonymes : conduire – transporter – faire venir – pousser – avoir pour conséquence – causer
  • J’amène mes enfants au théâtre.

(Çocukları tiyatroya götürüyorum.)

Bu cümleden, çocukları sinemaya götürüyorum ancak onları bırakıp oradan ayrılıyorum, anlamı çıkıyor.

  • Cette voiture vous amène à la station que vous avez demandée.

(Bu araba sizi istediğiniz istasyona götürür.)

  • J’amène la voiture au garage.

(Arabayı tamirciye götürüyorum.)

  • Qu’est-ce qui vous amène ici ?

(Sizi buraya getiren nedir?)

  • Je t’amène à ton rendez-vous en voiture.

(Toplantına seni arabayla götürürüm.)

  • La crise économique a amené des problèmes sociaux.

(Ekonomik kriz sosyal sorunları da beraberinde getirmiştir.)

 

Ramener : geri getirmek, geri götürmek
 
 
Synonymes : amener – emmener de nouveau (une seconde fois, encore une fois)
  • Elle a ramené son enfant chez le médecin car il est retombé malade.

(Tekrar hastalandığı için çocuğunu doktora geri getirdi.)

 

Apporter ou Emporter :

Bu iki fiil “porter” fiilinden türemiştir. Yanınızda taşıyabileceğiniz nesneler için kullanılır.

Apporter : getirmek

 

 

  • J’apporte le roman à mon amie.

(Romanı arkadaşıma getireceğim.)

Bu cümle, arkadaşıma romanı götürüp ona bıraktığım anlamı taşır.

  • Apportez-le-moi.

(Onu bana getir.)

  • Tu peux m’apporter mes lunettes ?

(Bana gözlüklerimi getirebilir misin?)

  • C’était l’anniversaire de Lila, j’ai apporté un gâteau à la fête.

(Lila’nın doğum günüydü, partiye pasta getirdim.)

 

Emporter : götürmek, yanına almak

 

 

  • J’emporte un parapluie.

(Şemsiye götürüyorum.)

  • Vous faites des plats à emporter ?

(Paket servisi yapıyor musunuz?)

  • J’emporte toujours de la crème solaire quand je vais à la plage.

(Sahile gittiğimde her zaman güneş kremi alırım.)

  • Voici ce qu’il faut emporter pour être belle en vacances.

(İşte tatilde iyi görünmek için götürmeniz gerekenler.)

error: İçerik Kopyalanamaz!