Kategori arşivi Uncategorized

C’est ou il est ?

C’est :

1. Tanımlamak için kullanılır.

C’est + kişi/nesne

Ce sont + kişiler/nesneler

 

  • C’est ma fille. (Bu benim kızım.)
  • C’est Marie. (Bu Marie.)
  • Je te présente Mia, c’est une amie. ( Seni Mia ile tanıştırayım, bir arkadaş.)
  • Ce sont des oiseux. (Bunlar kuştur.)
  • C’est lui ! (Bu o.)
  • Ici, c’est Paris. (Burası Paris.)
  • C’est mardi. (Salı günü.)

 

2. Tasvir etmek için kullanılır.

C’est + un, une, le, la + kişi/nesne

Ce sont + les, des + kişiler/nesneler

 

  • C’est une chanteuse célèbre. (Bu, ünlü bir şarkıcıdır.)
  • Ce sont des chaussures intéressantes. (Bunlar, ilginç ayakkabılar.)
  • Ce sont les cassettes de ma sœur. (Bunlar, kız kardeşimin kasetleridir.)
  • C’est une jolie maison. (Bu güzel bir ev.)
  • C’est un actrice belge âgé de 40 ans. (40 yaşında Belçikalı bir aktris.)

 

3. Bir şey veya durum hakkında yorum yapmak, fikir beyan etmek için kullanılır.

C’est + sıfat/zarf

  • Travailler, c’est fatigant ! (Çalışmak yorucu.)
  • Le savoir, c’est bien. (Bilgi iyidir.)
  • Ce chocolat, c’est bon ! (Bu çikolata lezzetli.)

 

Il est/elle est :

Ils sont/elle sont :

1. Bir şeyi veya bir kişiyi tasvir etmek için kullanılır. (milliyet, din, medeni durum veya meslek)

  • Il est grand et mince. (O uzun ve zayıftır.)
  • Elles sont américaines. (Onlar Amerikalı.)
  • Cette maison, elle est belle. (Bu ev güzel.)

 

2. Zamanı belirtmek için kullanılır.

  • Il est midi. (Öğlen.)
  • Il est deux heures. (Saat iki.)
  • Il est tard. (Geç.)

Attention : Bu zamansal ifadelerde “çok fazla” gibi bir zarf bulunduğunda “c’est” kullanılır.

  • C’est trop tard ! (Çok geç!)

 

Exercice : c’est-ce sont ou il est-ils sont ?

  1. _______ un très bon médecin.
  2. _______ est tôt pour prendre le petit-déjeuner.
  3. _______ demain que je l’annonce.
  4. _______ un grand acteur français.
  5. _______ est très gentil.
  6. _______ mon ordinateur.
  7. _______ sont des Français.
  8. _______ sont français.
  9. J’aime ce manteau. _______ est joli.
  10. _______ une bonne étudiante.
  11. _______ est étudiante.

 

Réponses :

  1. C’est un très bon médecin.
  2. Il est tôt pour prendre le petit-déjeuner.
  3. C’est demain que je l’annonce.
  4. C’est un grand acteur français.
  5. Il est très gentil.
  6. C’est mon ordinateur.
  7. Ce sont des Français.
  8. Ils sont français.
  9. J’aime ce manteau. Il est joli.
  10. C’est une bonne étudiante.
  11. Elle est étudiante.

La Liaison (Ulama)

Hatırlatma 

Fransız alfabesi 26 harften oluşmaktadır.

6 sesli harf (voyelles): a – e – i – o – u – y

20 sessiz harf (consonnes): b – c – d – f – g – h – j – k – l – m – n – p – q – r – s – t – v – w – x – z

Ulama (Liaison) nedir?

Ünsüzle biten kelimelerden sonra ünlü ile ya da “h muet” ile başlayan kelimeler gelirse, önceki kelimenin son ünsüzü, sonraki kelimenin ilk ünlüsüne bağlanarak okunur.

Fransızcada sessiz bir ünsüzle, yani telaffuz edilmeyen bir ünsüzle biten birçok kelime vardır. Genel olarak “-f, -d, -n, -p, -r, -s, -t, -x, -z” ile biten kelimelerle ulama yapılır.

Dikkat edilmesi gereken üç harf vardır. Ulama yapılırken bu harflerde ses değişikliği meydana gelmektedir.

  • s, x : z sesini verir.
  • d: t sesini verir.

Kaç tane ve ne tür ulama vardır?

Ulama, daha akıcı konuşmamızı sağlar ve doğru telaffuz için oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki bir kelime bir ünsüzle bittiğinde ulama her zaman yapılmaz. Fransızcada 3 tür ulama vardır.

  1. une liaison obligatoire (zorunlu ulama)
  2. une liaison facultative (isteğe bağlı ulama)
  3. une liaison interdite (yapılmaması gereken ulama)

Konuşma dilinde kesinlikle yapılması gereken zorunlu ulama (liaison obligatoire) ile özellikle resmi bir şekilde konuşurken yapılan isteğe bağlı (liaison facultative) ulama şekli vardır. Ek olarak, ulamanın yapılmadığı yani yasak olduğu (liaison interdite) bazı durumlar vardır.

˽ : ulama yapılır.

|: ulama yapılmaz.

 

1. Liaison obligatoire (zorunlu ulama)

Aşağıda belirtilen durumlarda kesinlikle ulama yapılmalıdır.

  •     un, des, les (tanımlıklar)
  •     mon, ton, son, mes, tes, ses, nos, vos, leurs (sahiplik sıfatları)
  •     quels, quelles, quand (bazı soru sıfat ve zarfları)
  •    ces, aux, aucun, tout, quelques, plusieurs, certains (bazı sıfat ve zamirler)
  •    deux, trois, six, dix, vingt, cent (bazı sayılar)

           Ex :    Les˽arbres, un˽homme, mes˽amis, un petit˽enfant, deux˽ours, tout˽enervé

 

  • “Quand ve comment” soru zarfından sonra;

         Ex : Quand˽est-ce que vous partez ?

                Quand˽il commence à marcher …

Comment zarfıyla tek bir durumda ulama yapılır.

          Ex : Bonjour, comment˽allez-vous ?

 

  • Şahıs zamirlerinden sonra sesli harfle veya “h muet” ile başlayan bir fiil ya da zamir gelirse ulama yapılır.

         Ex : Nous˽aimons.

                On˽aime.

                Quand vous˽y arrivez …

                On˽y va

 

  • Bir zamir bir fiilden önce geldiğinde;

         Ex : Je vous˽écoute.

                 Je les˽attends.

                 Ils en˽ont peur.  

                J’en˽ai parlé.

 

  • Sıfat isimden önce geliyorsa;

         Ex : un grand˽homme, bon˽avocat, de longues˽heures, le dernier˽étage

 

  • Tek heceli bir zarftan sonra: très, trop, bien, plus, moins.

         Ex : très˽élégant, moins˽aimable, j’ai bien˽aimé

 

  • Bir fiil emir kipindeyse, ulama “en ve y” zamirleriyle yapılmalıdır.

         Ex : Prends˽-en, Vas˽-y !

 

  • Özne ve fiil yer değiştirilerek oluşturulan soru kalıplarında;

         Ex : est˽-il … ? sont˽-elles … ?

                Que mangent˽-elles ?

                Comment répond˽-il aux critiques ?

  • Bazı kısa edatlardan sonra;

       Ex : chez˽elle, sous˽un˽objet, dans˽un pays, sans˽argent, en˽Amérique

 

  • Bazı kalıplaşmış ifadelerde;

       Ex : avant-hier, c’est-à-dire, peut-être, petit à petit, de temps en temps, plus ou moins, tout à coup, tout à l’heure

 

2. Liaison facultative (isteğe bağlı ulama)

Aşağıda belirtilen durumlarda ulama yapmak kişiye bağlıdır. Daha resmi bir konuşma yapılmak istenirse ulama yapılabilir. Genellikle Fransızlar bu tarz durumlarda ulama yapmamayı tercih ederler.

  • “être”, “aller”, “avoir”, “devoir”, “falloir”, “pouvoir”, “vouloir” fiillerinden sonra ;

    Ex :  Je suis˽allé à Paris. / Je suis|allé à Paris.

            C’est˽un chien. / C’est|un chien

            Je vais˽écouter de la musique. / Je vais|écouter de la musique.

 

  • Olumsuzluk eki olan “pas” ve “plus” dan sonra;

   Ex :  Ce n’est pas˽efficace. / Ce n’est pas|efficace.

           Je n’habite plus˽ici. / Je n’habite plus|ici.

           Pas˽assez, pas˽encore / Pas|assez, pas|encore

 

  • Çoğul bir isimden sonra sıfat gelirse;

    Ex :  personnes˽élégantes / personnes|élégantes

            portes˽ouvertes / portes|ouvertes

 

  • Bazı edatlar, zarflardan sonra;

   Ex :  trop˽important / trop|important

           Mais˽il est impossible / Mais|il est impossible

 

3. Liaison interdite (yapılmaması gereken ulama)

Aşağıda belirtilen durumlarda kesinlikle ulama yapılmaz.

  • “Et” bağlacından sonra;

   Ex :   J’ai une sœur et|un frère.

 

  • Tekil bir isimden sonra sıfat gelirse;

   Ex :  un enfant|intelligent

 

  • Sesli (aspiré) “h” harfinden sonra;

Ex :  des|haricots, un|héros

 

  • Özneden sonra fiil gelirse;

Ex :  Les chats|aiment le lait.

         Les étudiants|arrivent en retard.

 

  • “Quand” soru zamirinden sonra yer değiştirilerek yapılan soru çeşidinden sonra;

Ex :  Quand|est-il arrivé ?

 

  • Yer değiştirilerek yapılan soru çeşidinde şahıs zamirinden sonra;

Ex :   Avez-vous|aimé le film ?

 

  • Fiilden sonra;

Ex : J’ai écrit|une lettre

       J’ai mis|un pantalon.

       Je veux|un café.

Mettre la clé sous la porte

İflas etmek (faire faillite) anlamına gelen “mettre la clé sous la porte” ifadesi aslında 15. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Ancak o zamanlar bu ifade farklı bir anlamda kullanılıyordu. Kiracılar artık kirayı ev sahibine ödeyemediklerinde anahtarı kapının altına gizlice saklayarak ayrılırlardı. Yavaş yavaş bu ifade, artık faturalarını ödeyemeyen ve dükkanlarını kapatmak zorunda kalan işletmeler için kullanılmaya başlandı.

Signification : fermer une entreprise, arrêter une activité

  • Certaines usines pourraient mettre la clé sous la porte en raison de la hausse des coûts de l’énergie. (Artan enerji maliyetleri nedeniyle bazı fabrikalar kapanabilir.)

 

  • Le magasin XZ va mettre la clé sous la porte au mois de mai. (XZ mağazası Mayıs ayında kapanacak.)

 

L’accord de vingt, cent, millier, million

Vingt – Cent :

1. Yirmi (vingt) ve yüz (cent) sayısı yalnızca kendisinden önce onu katlayan bir sayı varsa ve hemen ardından başka bir sayı sıfatı gelmiyorsa sonda “s” takısı alır.

  • quatre-vingts (80)
  • mille neuf cent quatre-vingts (1980)
  • deux cents (200)

Note: Bu sayılardan sonra sesli harf ya da “muet h” ile başlayan kelime gelirse ulama yapılır. 

  • quatre-vingts ans [katrö-vɛ̃z‿ɑ̃] (80 yıl)
  • Cent ans [sɑ̃t‿ɑ̃]
  • Trois cents ans [trua sɑ̃z‿ɑ̃]

2. Yirmi (vingt) ve yüz (cent) sayısı kendisinden sonra başka bir sayı geldiğinde “s” takısı almaz.

  • quatre-vingt-six (86)
  • cent quatre-vingt-deux (182)
  • quatre cent mille dollars. (dört yüz bin dolar.)

Attention : Vingt ve cent sıralı bir değere sahip olduğunda, yani bir sıralama belirttiğinde “s” takısı almaz. Genellikle yıllar ve seri numaraları için geçerlidir.

  • La page trois cent.(la 300e page)
  • J’habite au trois cent. (le numéro 300)
  • Elle est née dans les années quatre-vingt.  (Seksenlerde doğdu.)

 

Mille, millier, million, billion, milliard :

1. Mille (mil)

Bin (mille) sayısı “s” takısı almaz. Bir ‘s’ takısının görüneceği tek zaman bin sayısının, sözcüğün sesteşinin bir sayıyı değil, mesafeyi ifade etmek için kullanıldığı durumdur.

  • Deux mille euros (2000 avro)
  • Deux mille neuf cents (2900)
  • Mille mercis monsieur.
  • Cent milles à l’heure. (saatte 100 mil)

2. Millier [milye] – milliard [milyar] – million [milyɔ̃] –  billion [bilyɔ̃]

Yukarıdaki sayılar birer isim olarak düşünülmelidir ve çoğul olarak kullanılır.

  • Sept cents millions
  • Deux cents milliards

Note : Yukarıdaki örneklerde milyon ya da milyar cümle içinde isim görevinde olduğu için yüz (cent) sayısında uyum yapılır.

  • Six milliards d’habitants (altı milyar insan)
  • Plusieurs milliers de manifestants à Paris. (Paris’te binlerce gösterici.)
  • Un milliard d’euros

C’est nickel !

Nikel, parlatıldığında parlak olan gümüşi beyaz bir metaldir. 20. yüzyılın başından beri “nickel”, bazı ifadelerde temiz bir şeyi belirtmek ya da bir şeyin mükemmel olduğunu göstermek için bir sıfat olarak kullanılmıştır. Fransızcadaki diğer sıfatlardan farklı olarak “nickel” kelimesi “invariable” bir kelimedir. Yani cinsine ve sayısına göre uyum yapılmaz.

Signification: c’est parfait, c’est propre

– Ça te dit d’aller au cinéma ce soir ? (Bu akşam sinemaya gitmeye ne dersin?)

– C’est nickel ! (Mükemmel !)

                                         ♣

– Tout est rangé ? (Her şey toparlandı mı ?)

– Oui, c’est nickel ! (Evet, tertemiz-mükemmel!)

                                        ♣

  • Le rendez-vous était nickel. (Randevu harikaydı.)
  • Tout va bien, ça va nickel ! (Her şey yolunda, mükemmel gidiyor.)
  • Actuellement, ma vie n’est pas nickel, ça va être difficile. (Şu anda hayatım mükemmel değil, zor olacak.)
  • On doit faire un travail nickel. (Mükemmel bir iş yapacağız.)

Comment prononcer le chiffre 20 ?

Aşağıda yazılan okunuşları okumadan önce sesli nazal olan harflerin okunuşlarını dinleyin.

VOYELLES NASALES

[ɛ̃]: en (-nazal- n sesini çıkarmayın.) – vin

[ɑ̃]: an (-nazal- n sesini çıkarmayın.) – manteau

[ɔ̃]: on (-nazal- n sesini çıkarmayın.) – talon

[œ̃]: un (-nazal- n sesini çıkarmayın.) – un

 

20 sayısı nasıl telaffuz edilir?

Fransızcada istisnalar hariç çoğu kelime, telaffuz edilmeyen bir harfle biter. Bu harfler “muet” olarak adlandırılır. Yirmi (vingt) sayısının son harfi olan “t” okunmaz (muet) bir harftir. Ancak “t” harfi bazı durumlarda okunur.

1. Yirmi (vingt) sayısında “t” harfi telaffuz edilmez.

  • vingt [vɛ̃]

2. 21-29 arası sayılardaki son harf olan “t” her zaman telaffuz edilir.

3. 80-99 arası sayılardaki “vingt” sayısındaki son harf olan “t” asla telaffuz edilmez.

4. Yirmi sayısının ardından sesli harfle (veya muet h ile) başlayan bir sözcük geldiğinde “t” her zaman yirmi sayısının sonunda telaffuz edilir. Bu “t” sesi ulama yapmak için kullanılır.

  • Vingt ans [vɛ̃tɑ̃]
  • Vingt‿heures [vɛ̃tör]

Okunmayan Ünsüz Harfler (Une consonne finale muette)

Yazı dilinin en büyük zorluklarından biri de çoğu kelimenin bir sessiz harfle bitip telaffuz edilmeme durumudur. Bu, yazımda birçok hataya neden olan bir özelliktir. Birçok isim veya sıfat, telaffuz edilmeyen bir harfle biter. Fransızcada bu harfler “muet” olarak adlandırılır, dolayısıyla okunmayan ünsüz (consonne muette) adını alır. Sözlü olarak telaffuz edilmemelerine rağmen, tüm bu son ünsüzler, kelimenin doğru hecelenmesi için gereklidir.

⇒ Fransızcada üç tür okunmayan (muet) harf vardır.

  1. le E muet
  2. le H muet
  3. les consonnes finales muettes (b,c,d,f,g,h,l,p,r,s,t,x,z)

 

  1. Le e muet” genellikle kelimenin sonunun “-ie, -aie, -ue, -oie, -oue, -eue,- oire, -aire, -ure, are, -aure …” ile bittiği durumlardır.
  • la librairie (libreri)
  • la pharmacie (farmasi)
  • la rue (rü)
  • la joie (jua)
  • la plaie (plɛ)
  • la queue (kö)
  • la joue (ju)
  • l’anniversaire (anivɛrsɛr)
  • la coiffure (kuafür)
  • volontaire (volɔ̃tɛr)
  1. Okunmayan ünsüz harfler (Les consonnes finales muettes)
  • plomb (plɔ̃)
  • blanc (blɑ̃)
  • sang (sɑ̃)
  • luth (lüt)
  • pied (pie)
  • poing (puɛ̃)
  • outil (uti)
  • beaucoup (boku)
  • temps (tɑ̃)
  • départ (depar)
  • aspect (aspɛ)
  • choix (şua)
  • nez (ne)
  • manger (manje)
gourmand, bavard, chaud, blond, nord, bras, français, repas, très, tapis, parfois, secours, vous, pendant, candidat, diffèrent, découvert,  interdit, fort, haricot, partout

İstisnanalar hariç birkaç ünsüz telaffuz edilir: L, C, F, R

  • un chef (şef)
  • l’or (or)
  • un fil (fil)
  • avec (avɛk)
  • un œuf (öf)

Exception : le fusil (füzi) , regarder(rögarde), un estomac (ɛstɔma) …

Bazı kelimelerde “s” ünsüzü telaffuz edilir.

  • le fils (fis)
  • un ours (urs)
  • le bus (büs)

Kelimelerin içinde de “muet” harfler olabilir.

  • Compter (kɔ̃te)
  • Automne (oton)
  • Grand-père (granpɛr)
  • Sept (sɛt)
  • Aboiement (abuamɑ̃)
  • Remerciement (römɛrsimɑ̃)
  • hicule (veikül)
  • Sculpture (skültür)

Bir kelimenin okunmayan ünsüzle (une consonne finale muette) bitip bitmediğini bilmek için bazı püf noktalar vardır. Ancak yine de istisnaları da mevcuttur.

  1. Kelimenin dişil halini bulun.
  • blond → blonde

Bu örnekte kelimenin dişil halinde “blonde” [d] sesini duyarız. O zaman bu kelimenin eril halini yazarken [d] sesini yazıyoruz ama okumuyoruz.

  • gentil → gentille
  • gris → grise

Attention:

  • heureux (örö)→ heureuse (öröz)
  • blanc (blɑ̃) → blanche (blɑ̃ş)
  • doux (du)→ douce (dus)
  1. Aynı kökten türeyen kelimelere bakın.
  • Le repos → reposer

Aynı aileden olan “reposer” kelimesinde [z] sesini duyuyoruz.

  • Le respect → respecter

Exception :  İstisnalar mevcuttur.

  • Le temps → la temperature

Attention:

  • croix (krua)→ croiser (cruaze)
  • croc(kro) → crochet (kroşɛ)

 

Exercices :

A) Kelimelerden faydalanarak yarım kalmış kelimeleri tamamlayınız.
  1. Bavarder → bavar… (geveze)
  2. Camper → un cam… (kamp)
  3. Un potier → un po… (kavanoz)
  4. Planter → un plan… (fide)
  5. Blondir → blon… (sarışın)
  6. La mortalité → mor… (ölü)
  7. Mépriser → mépri… (hor görme)
  8. Retarder → le retar … (geçikme)
  9. Le dentiste → la den… (diş)
B) Dişil kelimelere bakarak kelimelerin eril hallerinin yazılışını tamamlayınız.
  1. Froide → froi…
  2. Blanche → blan…
  3. Grosse → gro…
  4. Longue → lon…
  5. Furieuse →furieu…

 

Corrigé :

A) 1.bavard 2. Un camp 3. Un pont 4. Un plant 5. Blond 6. Mort 7. Mépris 8. Le retard 9. La dent

B) 1.Froide 2. Blanc 3. Gros 4. Long 5. furieux

 

Le H muet et le H aspiré

Fransız alfabesindeki h harfi hem sesli hem de sessiz harf olarak kullanılmaktadır. Her iki durumda da okunuşta “h” harfi telaffuz edilmez.

1. Le h muet :

Sesli harf olan h, Fransızcada “le h muet” olarak adlandırılır. Ulama (liaison) ya da ünlü düşmesi (élision) gibi kurallara uyum gösterir. Fransızcada “h” harfi ile başlayan kelimelerin çoğu “h muet”dir.

Aşağıda ulama, düşme ve eril sıfat örnekleri incelenebilir; ayrıca hemen altına, bahsi geçen konular için hatırlatma da eklenmiştir:

  • Liaison → un homme [œ̃nɔm] (anom)
  • Liaison → les hommes [lezɔm] (lezom)
  • Elision → l’homme [lɔm] (lom)
  • L’adjectif masculin → un bel homme [œ̃n belɔm] (an belom)

Hatırlatma!

 

Ünlü düşmesi (L’élision)

Kelime sonundaki sesli harfin kaldırılması durumudur. İlk sözcüğün son ünlüsü (çoğunlukla “e”, “a”, bazen “i”), sesli harfle başlayan (a – e – i – o – u – y ve h muet) bir sözcükten önce düşer. Düşen ünlü, yazıda kesme işareti (une apostrophe) ile gösterilir.

 

Ses düşmesinin zorunlu olduğu kelimeler: le, la, ce, je, me, te, se, de, ne, que

  • quelque un → quelqu’un
  • si il vous plaît → s’il vous plaît
  • la habitude → l’habitude
  • je te aime → je t’aime
  • ce est un chien → c’est un chien
  • je habite à Lyon → j’habite

 

Ulama (Liaison)

La liaison birbirini takip eden iki kelimeyi birleştirir. Bazı durumlarda ses değişikliği meydana gelir. 

  • les hommes [lezɔm] (lezom)
  • petit ami (pötitami)

Eril tekil sıfatlar

“Beau, fou, vieux, nouveau” masculin tekil sıfatları, sesli harfle ve h muet başlayan bir kelimeden önce geldiğinde “bel, fol, vieil, nouvel” şekline dönüşür.

  • un beau homme → un bel homme

 

 

2. Le h aspiré :

Sessiz harf olan h, Fransızcada “le h aspiré”dir. Kesinlikle ulama veya ses düşmesi olmaz.

  • Le haricot (lö ariko)
  • Les haricot (le ariko)
  • Un beau héros (œ̃ bo ero] (an bo ero)

H aspiré ile başlayan başlıca kelimeler

La hache : balta

Le hérisson : kirpi

La haine : kin

Le héros : kahraman

Le haricot : fasülye

Le hibou : baykuş

Le hasard : rastlantı

Hurler : ulumak

La hâte : acele

La honte : utanç

La hausse : fiyat yükselmesi

Le handicap : engel

Haut/e : yüksek

 

 

Attention : Le héros (erkek kahraman) “le h aspiré”dir ancak l’héroïne (kadın kahraman) kelimesi “le h muet” dir.

  • L’héroïne (leroin)
  • Le héros (lö ero)

 

 

D’autres façons de dire « oui » en Français !

Fransızcada “evet” demeninin diğer yolları:

Fransızcada “oui” yani evet demenin  alternatif yolları bulunmaktadır. Kullandığınız alternatif kelimelerin “familier” ya da “formel” olup olmadığına dikkat etmek gerekir.

 

  • Ouep! (très familier)

– T’as vu ce qui s’est passé ? (- Ne olduğunu gördün mü?)

– Ouep, c’est ouf ! (Evet, çılgınca !)

 

  • Mouais ! (Registre familier)

Bu ifade olumlu yanıt “evet” anlamında kullanılır ancak  belirsizlik, şüphe ya da memnuniyetsizliği ifade eder.

– Tu peux le faire ? (Sen bunu yapabilir misin ?)

– Mouais ! (Hımm sanırım.)

                                        ֎

– Pourquoi vous venez en France ? (Neden Fransa’ya geldiniz?)

– Pour un voyage touristique. (Turistlik gezi için.)

– Mouais, vous pouvez le prouver ? (Evet, bunu ispatlayabilir misiniz ?)

 

  • Ouais ! (Registre familier)

– Est-ce que tu aimes le chocolat ? (Çikolata sever misin ?)

– Ouais, j’adore ça.

 

  • Carrément ! (Registre familier)

– Tu vas vraiment l’inviter à ton anniversaire ? (Onu gerçekten doğum günü partine davet edecek misin?)

– Carrément !

 

  • (Mais) Grave ! (Registre familier)

– Elle est trop belle, cette femme. (Çok güzel bir kadın.)

– Mais grave !

 

  • Ça le fait ! (Registre familier) 

Bu ifade “oui” veya “ok” kelimelerini pekiştirmek için kullanılan bir ifadedir. Cümle içinde “iyi bir fikir”, “uygundur”, “olur” gibi anlamlara gelmektedir.

– Est-ce que tu as appelé un taxi pour aller à la Gare ? (İstasyona gitmek için taksi çağırdın mı?)

– OK, ça le fait !

 

  • Ça marche – Ça roule (Registre familier)

Bir teklifi kabul etmek için “bana uyar, uygundur, olur… gibi anlamlara gelen “ça marche” ya da “ça roule” ifadesi sıklıkla kullanılır.

– On se retrouve ce soir ? (Bu akşam buluşalım mı ?)

– Ça marche !

 

  • Bien sûr ! (Registre courant)

– Tu peux m’apporter un verre d’eau ? (Bana bir bardak su getirebilir misin?)

– Bien sûr !

 

  • D’accord ! (Registre courant)

– Tu viens avec moi ? (Benimle gelir misin?)

– D’accord.

 

  • Entendu (Registre courant)

– Tu seras là ? (Orada olacak mısın ?)

– Bien entendu !

                                         ֎

– On n’en parlera plus. (Artık bundan bahsetmiyoruz.)

– Entendu !

 

  • C’est clair! (Registre courant)

– Il fait chaud aujourd’hui. (Bugün hava sıcak.)

– C’est clair !

 

(Registre soutenu)

  1. Évidemment !
  2. Certainement !
  3. Tout à fait !
  4. Complètement !
  5. Parfaitement !
  6. Exactement !
  7. Absolument !
  8. Effectivement !
  9. En effet !
  10. Volontiers ! (Avec plaisir !)

 

  • – C’est vrai que tu ne peux pas venir dimanche soir ? (Pazar akşamı gelemeyeceğin doğru mu?)

          – Tout à fait !

 

  • Un verre de vin ? (Bir bardak şarap ?)

        – Volontiers !

 

  • – Vous regardez la coupe du monde de football ? (Dünya Kupası’nı izliyor musunuz?)

       – Exactement !

 

  • – Il faut travailler tous les niveaux. (Her düzeyde çalışmak zorundasınız.)

         – Evidemment !

 

  • – Cette voiture est magnifique ! (Bu araba bir harika!)

        – Effectivement ! ou Absolument !

 

  • – Êtes-vous d’accord sur ce point ? (Bu noktada hemfikir misiniz?)

        – En effet !

Not : Olumsuz bir soruya evet demek için “si” kullanılır.
  • – Tu ne manges pas de gâteau ? (Pasta yemiyor musun ?)

      – Si, je mange du gâteau.

En vouloir à quelqu’un (de)

         Synonymes : avoir de la rancune, avoir un sentiment malveillant contre quelqu’un, lui reprocher quelque chose

“En vouloir à quelqu’un” ifadesi birine kızgın olmak ya da birini suçlamak anlamına gelmektedir.

  • J’en veux à ma sœur. (Kız kardeşime kızgınım.)
  • Non, je t’en veux (Hayır sana hala kızgınım.)
  • Tu m’en veux ? (Sen bana kızgın mısın?)
  • Elle a le droit de m’en vouloir. (Bana kızmaya hakkı var.)

Kişinin neye kızgın olduğunu belirtmek için “de” edatıyla bağlanır. “De” edatından sonra bir fiil gelirse “infinitif passé (avoir/être + participe passé)” ile yapılır.

  • Elle en veut à son mari d’avoir oublié son anniversaire. (Doğum gününü unuttuğu için kocasına kızgındır.)
  • J’en veux beaucoup à mon copain d’être arrivé en retard à notre rendez-vous. (Erkek arkadaşıma randevumuza geç kaldığı için çok kızgınım.)
  • Le musé en veulent à la petite fille d’avoir cassé un vase vieux de 2 000 ans. (Müze, 2000 yıllık bir vazoyu kırdığı için küçük kıza kızgın.)
  • Je lui en veux de m’avoir brisé le cœur. (Kalbimi kırdığı için onu suçluyorum.)

 

Not: Cümle içinde parçasal tanımlılıkla karıştırılmamalıdır. Genellikle sayılamayan, belirsizlik belirten gıda, içeçek veya soyut isimlerin önünde, parçasal tanımlık kullanılır.

  • Tu veux du sel dans la soupe ?  Tu en veux dans la soupe ?
  • Les épinards ! Beurk, je n’en veux pas ! (Ispanak mı! Iyyy, ondan istemiyorum!)
  • J’en veux encore un ! (Bir tane daha istiyorum!)
error: İçerik Kopyalanamaz!