Manquer fiilinin birkaç anlamı bulunmaktadır. Bu fiilin aldığı edatlara ve cümle içinde hangi anlamda kullanıldığına dikkat etmek gerekir.
manquer + quelque chose
kaçırmak, yetişememek
- J’ai manqué mon avion. (Uçağımı kaçırdım.)
- Voici les nouveaux films et séries à ne pas manquer. (İşte kaçırılmaması gereken yeni filmler ve diziler.)
- On va manquer la première réunion. (İlk toplantımızı kaçıracağız.)
manquer de + quelque chose
–den yoksun olmak, eksik olmak
- Cette femme manque d’expérience. (Bu kadın deneyimsiz.)
- Elle devrait être heureuse, elle ne manque de rien. ( Mutlu olmalı, hiçbir eksiği yok.)
- Ma soupe manque de goût. (Çorbamın tadı yok.)
manquer de + verbe
az kalsın -mek, neredeyse -mek
- J’ai manqué de rater son train. (Neredeyse trenini kaçırıyordum.)
ne pas manquer de (+ infinitif)
Olumsuz yapıda “unutmamak” ya da “emin olmak” gibi anlamlara gelmektedir.
- Ne manquez pas d’y être. (Orada olmayı unutmayınız.)
- Elle ne manquera pas de vous prévenir dès qu’elle aura des nouvelles. (Duyar duymaz size haber vereceğinden emin olabilirsiniz.)
manquer à quelqu’un / quelque chose
özlenmek, eksik olmak
- Mia manque à Lila. (Lila Mia’yı özlüyor.)
- Est-ce je te manque ? (Sen beni özlüyor musun?)
- Mes parents me manquent. (Ailemi özlüyorum.)
- J’ai identifié mes erreurs et ce qui m’a manqué. (Hatalarımı ve eksiklerimi tespit ettim.)
- Qu’est-ce qui manque? (Ne eksik?)
Yazar hakkında