Les Pronoms Relatifs (Qui, Que, Où, Dont)

Les Pronoms Relatifs; ‘qui, que, où ve dont’ olmak üzere dört tanedir. Bu zamirler bir adın, başka bir zamirin ya da bütün bir tümcenin yerine geçebilirler. Yani iki tümceyi bağlama görevinde de kullanılabilir. Birleşik cümle yaparken zamirlerin bağladıkları cümleye ana cümle ve bağlanan cümleye de yan cümle denir.

 

Qui

Qui zamiri iki cümleyi birleştirirken ikinci cümlenin öznesi konumundadır.

 Il attend sa femme. (Karısını bekliyor.)

Elle rentre de voyage. (Karısı seyahatten dönüyor.)

Yukarıdaki iki cümle, tek cümle haline getirilirken bağlaç olarak ‘qui’ zamiri kullanılır. İkinci cümlenin öznesi yazılmaz, onun yerine özne olarak ‘qui’ yazılır. Burada, ‘qui’ zamirinden sonra direkt olarak fiil geldiğine dikkat etmek gerekir!

→ Il attend sa femme qui rentre de voyage. (Seyahatten dönen karısını bekliyor.)

 

 J’ai visité le musée. Le musée se trouve au centre ville.

→  J’ai visité le musée qui se trouve au centre ville. (Şehir merkezinde bulunan müzeyi ziyaret ettim.)

 J’ai un ami. Cet ami parle français.

→  J’ai un ami qui parle français. (Fransızca konuşan arkadaşım var.)

 L’homme est intelligent. Il s’appelle Ali.

→  L’homme qui s’appelle Ali est intelligent. (Ali adındaki adam akıllı biridir.)

 Qui a cassé ce vase? (Bu vazoyu kim kırdı?)

→  C’est moi qui l’ai cassé. (Onu kıran benim.)

♥ Les choses ne changent pas, c’est nous qui changeons. (Bazı şeyler değişmiyor, değişen biziz.)

 

Que / Qu’[voyelle]

Que, ikinci cümledeki tümleçlerin yerine geçer. Que zamirinin arkasından cümle gelir.

 Tu as lu le livre? Je t’ai prêté ce livre.

→  Tu as lu le livre que je t’ai prêté? (Sana ödünç verdiğim kitabı okudun mu?)

 Ali a oublié le titre de ce film. Ali a regardé ce film hier.

→  Ali a oublié le titre de ce film qu’il a regardé hier. (Ali dün izlediği filmin başlığını unuttu.)

 Elle va acheter une maison. J’ai vu la maison.

→  J’ai vu la maison qu’elle va acheter. (Satın alacağı evi gördüm.)

 Le livre que tu me donnes est trop épais. (Bana verdiğin kitap çok kalın.)

 La voisine que tu vois dans le jardin est française. (Bahçede gördüğünüz komşu, Fransız.)

 

ATTENTION:

“Passé Composé cümle kurarken, sadece ‘etre’ fiiliyle çekimlenen fiiller özneye göre uyum sağlar” denmişti.

Örneğin:

Je suis allée au cinéma. (Cümledeki özne kadın olduğu için, ‘-e’ ile uyum yapıldı.)

! Relatif yaparken nesne (COD), Passé Composé’den önce kullanılırsa ‘avoir’ fiiliyle çekimlenen fiillere de aynı şekilde uyum yapılır.

Örneğin:

 Elle va acheter une maison. J’ai vu la maison.

→  Elle va acheter la maison que j’ai vue. (Gördüğüm evi satın alacak.)

 Les enfants que tu as vus sont très sages. (Gördüğün çocuklar çok akıllı.)


Dont

Kullanıldığı durumlar:

Complément du nom

(İsim tamlaması)

Les murs de la maison

Tu vis dans une maison dont les murs tombaient en ruines.

(Duvarları parçalanan bir evde yaşıyorsun.)

Complément d’objet indirect

(Fiil ‘de’ edatı aldığında)

parler de qqch/qqn: Birinden bahsetmek

Je t’ai parlé de cette jolie robe.

Cette jolie robe dont je t’ai parlé est à vendre.

(Sana bahsettiğim bu güzel elbise satılık.)

Complément de l’adjectif

(Sıfat tamlaması)

être friand de: -e düşkün olmak

Les rennes sont friands de lichens.

Les rennes découvrent sous la neige des lichens dont ils sont friands.

(Ren geyikleri sevdikleri likenleri kar altında bulurlar.)

 

 Elle a besoin de stylo. Le stylo est sur le table. (Kaleme ihtiyacı var. Kalem masanın üstünde.)

→  Le stylo dont elle a besoin est sur la table. (İhtiyaç duyduğu kalem, masanın üstünde.)

C’est une entreprise dont les bénéfices augmentent chaque année. (Kârı her yıl artan bir şirkettir.)

 (Les bénéfices de cette entreprise: Bu işletmenin kârı)

 C’est l’armoire dont j’ai perdu la clé. (Bu anahtarını kaybettim dolap.)

(La clé de cette armoire: Bu gardırobun anahtarı)

 C’est exactement la maison dont j’ai toujours rêvé. (Her zaman hayalini kurduğum ev tam olarak bu.)

(Rêver de qqch: Bir şeyin hayalini kurmak)

 

İki cümleyi, yer veya zaman ile birbirine bağlarken kullanılır.

 Un jour, je suis allé au cinéma. Ce jour-là, il faisait beau.

→  Je suis allé au cinéma un jour où il faisat beau. (Havanın güzel olduğu gün sinemaya gittim.)

 Ma soeur est partie à Antalya. Elle passera le weekend-end à Antalya.

→  Ma soeur est partie à Antalya où elle passera le weekend-end. (Kız kardeşim hafta sonunu geçireceği Antalya’ya gitti.)

 La ville où je suis née est belle. (Doğduğum şehir güzeldir.)

 Dans le quartier où je vis, il y a des bâtiments très anciens. (Yaşadığım mahallede tarihi binalar var.)

 

ATTENTION:

Her yer veya zaman ortaklığı bulunan durumda où kullanılmaz. Où kullanmak için, zaman veya yer bildiren ifadenin zarf veya tümleç konumunda bulunması gerekir; cümlelerden en az birinde nesne olarak kullanılmışsa où kullanılmaz.

Örneğin:

 Il y a un monument magnifique dans la ville  j’ai visitée.   Χ   (Yanlış Kullanım!)

 Il y a un monument magnifique dans la ville que j’ai visitée. (Ziyaret ettiğim şehirde mükemmel anıtlar var.)

error: İçerik Kopyalanamaz!