♥ À” edatı, yer isimlerinin önünde kullanılır. Genellikle, yönelme veya bulunma hâlini bildirir. Yüklemin yöneldiği ya da bulunduğu yeri, nesneyi veya kavramı gösterir. İstisnai durumlar da söz konusudur.
- Je vais au Canada cet été. (Bu yaz Kanada’ya gideceğiz.)
- Elle habite à Tokyo. (Tokyo’da oturuyor.)
- Nous allons au cinéma. (Sinemaya gidiyoruz.)
- Est-ce que tu vas à la pharmacie ? (Eczaneye gidiyor musun?)
- Vous êtes à la maison ? (Siz evde misiniz?)
- Restez à la maison avec sa famille et gardez 2 mètres de distance avec les autres. (Ailenizle evde kalınız ve diğerleriyle 2 metrelik mesafenizi koruyunuz.)
- J’ai acheté du pain à la boulangerie. (Fırından ekmek aldım.)
Note: Yönelme veya bulunma anlamı vermek için, tüm yer isimlerinden önce à edatı kullanılmaz.
- Je vais en France. (Fransa’ya gidiyorum.)
- Elle marche dans la rue. (Sokakta yürüyor.)
- Nous sommes dans la chambre. (Odadayız.)
- Je vais chez le médecin. (Doktora gidiyorum.)
♥ Mesafeyi, hızı, fiyatı belirtirken veya kesin bir zaman diliminden bahsederken kullanılır.
- Je me lève à 8h. (Sabah 8’de kalkarım.)
- Elle est morte à 90 ans. (90 yaşında öldü.)
- C’est une chambre double à 150 euros. (Çift kişilik oda 150 avrodur.)
- Konya est à 699 km d’Istanbul. (Konya, İstanbul’a 699 km uzaklıktadır.)
- Ce n’est pas loin. C’est à 5 minutes d’ici. (Uzak değil. Buradan 5 dakika uzaklıkta.)
- Le train roule à cent kilomètres à l’heure. (Tren saatte yüz kilometre gidiyor.)
♥ Sahiplik anlamı katar.
- À qui est ce stylo ? – C’est à moi. (Bu kimin kalemi? – Benim.)
- À qui est le tour ? – C’est à votre tour. (Sıradaki kim? – Sizin sıranız.)
♥ Binekler için kullanılır ancak genellikle kendimizin kontrol ettiği bir araca ya da bir hayvana biniyorsak “à” edatı kullanılır.
- Vous adorez monter à cheval ? (Siz ata binmeyi sever misiniz?)
- J’y vais à vélo. (Oraya bisikletle gidiyorum.)
- Aller à pied à l’école est bon pour la santé des enfants. (Okula yürüyerek gitmek çocukların sağlığı için iyidir.)
♥ Vedalaşma ifadelerinde kullanılır.
- À demain (Yarın görüşürüz)
- À lundi (Pazartesi görüşürüz)
- À ce soir (Akşama görüşürüz)
♥ Bazı diğer edatlarla ve kalıplaşmış ifadelerde kullanılır.
- Je travail du lundi au samedi. (Pazartesi’den cumartesiye kadar çalışıyorum.)
- Le chat est à côté de la table. (Kedi masanın yanında.)
- À vrai dire (İşin doğrusu)
- À voix haute / à voix basse (Yüksek/alçak sesle)
- À mon avis (Bence)
♥ À edatıyla tamlama yapılabilir ama bu kullanım şekliyle eşyanın kullanım amacı veya şekli bildirilmiş olur.
- Une boîte à allumettes (Kibrit kutusu)
- Une tasse à café (Kahve fincanı)
- Un sac à dos (Sırt çantası)
♥ Bir şeyin tarzını, özelliğini belirtirken kullanılır. Tamlamalarda ‘-lı, -li’ eki ‘à’ edatıyla verilir.
- Une glace à la fraise (Çilekli dondurma)
- Un gâteau au chocolat (Çikolatalı pasta)
- Une fille aux cheveux longs (Uzun saçlı kız)
- Si vous êtes brune à la peau claire, préférez un fond de teint beige, neutre ou légèrement rosé. (Açık tenli esmer iseniz, bej, nötr veya hafif pembemsi bir fondöten tercih edin.)
- Les robes à manches ballon sont partout cette saison. (Balon kollu elbiseler bu sezon her yerde.)
♥ Bir fiilimsi yardımıyla kurulan sıfat tamlamaları da ‘à’ edatıyla yapılır: Fiilin mastar hali ve sıfat tamlamasının arasına ‘à’ edatı konur.
- Un bouchon facile à dévisser (Açması kolay bir kapak)
- Un problème facile à résoudre (Çözülmesi kolay problem)
- Un livre difficile à lire (Okuması zor kitap)
- Une voiture à louer (Kiralık araba)
- Une maison à vendre (Satılık ev)
♥ À edatıyla oluşturulan fiiller ve sıfatlar da vardır.
Parler à quelqu’un/quelque chose : biriyle/bir şeyle konuşmak
Ecrire à qqn : birine yazmak
Participer à qqch : bir şeye katılmak
- Elle parle à son père. (Babasıyla konuşur.)
- J’écris à mon ami. (Arkadaşıma yazıyorum.)
- Elle participe au festival. (Festivale katılıyor.)
Aider qqn à faire qqch : birinin bir şey yapmasına yardım etmek
Hésiter à faire qqch : bir şey yapmakta tereddüt etmek
Commencer à faire qqch : bir şey yapmaya başlamak
- Je t’aide à mettre la table ? (Masayı kurmana yardım edeyim mi?)
- N’hésitez pas à vous abonner. (Abone olmaktan çekinmeyin.)
- J’ai commencé à paniquer. (Paniklemeye başladım.)
Être prêt à faire qqch : hazır olmak
Être décidé à faire qqch : kararlı olmak
Être à la mode : moda olmak
- Être à la mode ne garantit pas toujours d’être élégant. (Modaya uygun olmak her zaman şık olmayı garanti etmez.)
- Je suis décidé à partir. Ça, c’est clair. (Ayrılma konusunda kararlıyım. Bu kesin.)
- Je suis prêt à travailler.(Çalışmaya hazırım.)
Yazar hakkında